Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/13648 E. 2013/15024 K. 04.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13648
KARAR NO : 2013/15024
KARAR TARİHİ : 04.11.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili müvekkiline kasko sigortalı, davalının maliki olduğu aracın hasarlandığı iddiasıyla yapılan başvuru üzerine jandarma görevlileri tarafından düzenlenen tutanağa itibar edilerek davalıya hasar bedelinin ödendiği belirtip daha sonra Cumhuriyet Savcılığı’na yapılan ihbar üzerine aracın ehliyetsiz sürücü idaresinde hasara uğradığının ve jandarma görevlilerinin kastiyle sahte bir olay yeri tespit tutanağının düzenlendiğinin anlaşılması nedeniyle davalı aleyhinde dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilikten dava açıldığını bildirerek, sahtecilik ve dolandırıcılık neticesinde ödenen 8.503,66 TL tazminatın 16.09.2004 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin ticari ilişki sonucu alacaklı olduğu kişi hakkında icrayı takibi yapması nedeniyle iftiraya uğradığını, sigorta şirketinin iki defa yapmış olduğu araştırma sonucunda hasar tutarını ödediğini ve jandarma tutanağının gerçeğe uygun olduğu belirtilerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre kazanın davalının iddia ettiği ve jandarma tarafından tutulan tutanakta belirtilen şekilde olmadığı, esasen kazanın vuku bulmadığı ve davalı hakkında Cumhuriyet Savcılığı’nca suç duyurusunda bulunulduğu, ceza mahkemesince sigorta bedelini almak amacıyla dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına karar verildiği anlaşıldığından davanın kabulüyle 8.503,66 TL’nin 16.09.2004 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacı kasko sigorta şirketinden davalı tarafından haksız olarak alındığı iddia olunan kasko sigorta tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
BK.53. (6098 sayılı kanunun 74. md.) maddesinde; “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamıyla bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre, hukuk hakimi kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değildir. Ancak; aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak yapılan maddi olgular ile bağlıdır
Bu ilkeler ışığında, somut olayda davacıya kasko sigortalı davalıya ait aracın tek taraflı trafik kazası sonucu hasarlandığı iddiası üzerine davalıya ödenen kasko tazminatının, davalı hakkında sigorta bedelini almak amacıyla dolandırıcılık suçundan ve resmi belgede sahtecilik suçundan hakkında dava açılması ve anılan ceza davası sonunda mahkumiyetine karar verilmesi nedenleriyle davalıdan tahsili ile davacı kasko sigorta şirketine ödenmesine karar verilmiş ise de, bu ceza davası kesinleşmemiştir. Ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararı davalı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu ceza mahkemesinin hükmü ihtiva eden son duruşma tutanağı ile UYAP’tan yapılan araştırmaya göre Yargıtay 11. Ceza Daire’since bozulmuş ve bozma sonrası ceza mahkemesince davalının beraatine karar verilmiştir.
Bu durumda mahkemece ceza davası sonunda verilecek hükmün kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 4.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.