Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/13569 E. 2014/19108 K. 22.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13569
KARAR NO : 2014/19108
KARAR TARİHİ : 22.12.2014

MAHKEMESİ : Hanak Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/02/2012
NUMARASI : 2010/39-2012/18

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, müvekkillerinin eşi/babası olan muris N.. A..14.09.2009 tarihinde davalı S.. A..’ün maliki olduğu traktör ile diğer davalı A.. A..’ün talimatıyla davalıya ait hayvanların yanına çobanı bırakıp dönerken kaza yapması sonucu öldüğünü, davalı Akın’ın BK’nun 55. madde gereğince, davalı Selahattin’in motorlu taşıtın maliki olarak sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi, toplam 48.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Selahattin’in dava tarihinden önce 30.12.2007 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.
Davalı Akın vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına ve tanık beyanlarına göre, davalı malik Selahattin’in davadan önce vefat ettiği anlaşıldığından hakkındaki davanın taraf ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddine, davalı Akın ile müteveffa arasında bir çalıştırma ilişkisi bulunduğuna ve müteveffanın traktörü kullanmasına dair davalı Akın tarafından verilen bir talimat bulunduğuna ilişkin delil bulunmadığından davalı Akın hakkındaki davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2)Dava, tek taraflı trafik kazasında ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalılardan araç maliki S.. A.. 14.09.2009 kaza tarihinden önce 30.12.2007 tarihinde vefat ettiğinden, traktör kaza tarihi itibarıyla Selahattin mirasçılarının iştirak halinde mülkiyetindedir.
2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işletenin” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Davalılardan Akın, davalı muris Selahattin’in mirasçılarındandır ve duruşmada verdiği beyanda da kazanın olduğu yıl traktörün kendisi tarafından kullanıldığını ifade etmiştir. Bu halde kaza tarihi itibarıyla traktörün davalı muris Akın’ın zilyetliğinde ve tasarrufunda bulunduğu açık olduğundan, (diğer mirasçıların sorumluluğu kendi aralarındaki iç ilişkiyi ilgilendirdiğinden) traktör üzerinde fiili hakimiyeti bulunan ve ekonomik yönden yararlanan davalı Akın’ın işleten olarak sorumlu olduğu kabul edilerek, sonucuna göre karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 22.12.2014 gününde üye …… ve üye ….. karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Hanak Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/39 esas 2012/18 sayılı destek tazminatına ilişkin red kararının davacı vekilince temyizi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonucunda kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Aşağıdaki gerekçelerle sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.
29.04.2010 tarihinde açılan davada muris N.. A.. mirasçıları olan eş ve çocukları, murisin 14.09.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefatı nedeniyle adam çalıştıran sıfatıyla A.. A.., kayıt maliki sıfatıyla S.. A.. ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
Davalı Akın vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına ve tanık beyanlarına göre, araç maliki Selahattin’in davadan önce vefat etmesi nedeniyle hakkındaki davanın reddine, davalı Akın ile müteveffa arasında adam çalıştırma ilişkisi bulunduğuna ve müteveffanın traktörü kullanmasına dair davalı Akın tarafından verilen bir talimat olduğuna ilişkin delil bulunmamasına göre Akın hakkındaki davanın da reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda tek taraflı trafik kazasında, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3.kişi üzerinde bulunmasını engelleyen yasa hükmünün olmadığı, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracının, ariyet veya rehin alan kişi olduğunu, ancak ilgilisi tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufunun bulunması halinde bu kişinin işleten sayılacağından, davalı Akın’ın, davalı muris Selahattin’in mirasçılarından olup, duruşmada verdiği beyana göre de kazanın olduğu yıl traktörün kendisi tarafından kullanıldığını ifadesi karşısında fiili hakimiyeti bulunduğu ve ekonomik yönden yararlandığı kabul edilerek işleten olarak sorumlu olduğu benimsenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden karar bozulmuştur.
Dava tarihi 29.04.2010 tarihidir.
Celb edilen nüfus kaydında davalı S.. A..30.12.2007 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.
Davalı Selahattin dosyadaki ruhsata göre traktörün kayıt malikidir. Diğer davalı A.. A.. ise S..A.. çocuğudur.
Dosyada toplanan delillere göre müteveffa ile davalıların aynı köylü olduğu, müteveffanın sürücü belgesinin bulunmadığı, muris N.. A.. çoban olan T.. K.. Selahattin’e ait traktörle köyde hayvanların bulunduğu yere bıraktıktan sonra dönmesi esnasında tek taraflı kazanın meydana geldiği, murisin hayatını kaybettiği anlaşılmıştır.
Davacıların harçlandırarak açmış oldukları dava dilekçesinde açık olarak S.. A.. yönünden 34…plakalı traktörün kayıt maliki, A.. A.. ise adam çalıştıran sıfatıyla vermiş olduğu talimatla yanında çalışan muris N.. A.. görevlendirdiği, adam çalıştıranda görülecek özen hükümlülüğünün yerine getirilmediği bu nedenle BK.madde 55 kapsamında sorumlu olduğundan bahisle bu dava açılmıştır.
Dava tarihinde henüz 6100 HMK yürürlükte değildir. Aynı köyde yaşayan ve birbirini tanıyan davacılar davadan önce 30.12.2007 tarihinde ölen kayıt maliki Selahattin hakkında dava açmışlardır. Ölü şahıs hakkında dava açılamaz. Bu nedenle hakkındaki dava reddedilmiş olup mahkemece verilen red kararı yerindedir.
Davalı Akın için davacıların talebi açıkça BK 55 maddesine dayandırılmıştır. Bu düzenleme de 6098 sayılı TBK 66 maddede düzenlenerek adam çalıştıranın özen sorumluluğu açıklanmıştır. Bu sorumluluğun doğabilmesi için adam çalıştıran ile zarar veren arasında bir çalıştırma ilişkisi mevcut olmalıdır. Adam çalıştırma deyimi mesleki veya diğer herhangi bir işin ifasında, emrine tabi olarak başkalarını çalıştıran kimseyi içerir. Çalıştıranın, emretme ve denetleme durumunda bulunması yeterlidir. İşinde çalıştıran ile çalışan arasında emretme ve denetleme, kontrol altında talimatına uygun olarak çalıştırma ve karşılığında bir bedel ödeme durumunun mevcut olması gerekir. Böyle bir durum bulunmuyorsa adam çalıştıranın sorumluluğundan söz edilemez. Nitekim olayda da Akın ile müteveffa aynı köylü olup istihdam etme hususu kanıtlanmış değildir.
Yine davacının, davasının dayanağını teşkil eden bütün vakıaları dava dilekçesinde açıkça yazması HUMK 179 maddesi gereğidir. Dava dilekçesi verildikten sonra, davacının dilekçede bildirmediği yeni vakıalar ileri sürmesi, davayı değiştirme olup ancak davalının rızası ve ıslah ile mümkündür. Hakim davacının dava dilekçesinde göstermediği vakıaları kendiliğinden gözetemez ve onları hatırlatacak hallerde dahi bulunamaz. Ancak hakim belirsiz ve çelişik gördüğü iddia ve sebepler hakkında açıklama isteyebilir. Ancak bu açıklama da yine sadece dilekçede bildirilmiş vakıalar hakkında yapılabilir. Buna göre davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıalar davanın temelidir. Ve ancak bu çerçevede inceleme yapılabilir. Davacı taraf, davalı Akın ile ilgili davasını açıkça TBK 66 (BK 55) maddesine dayandırmıştır. 2918 sayılı yasanın tanımladığı gibi işletenlik sıfatına dayanmamıştır. Kaldı ki dava, ölü olan kayıt maliki Selahattin’in miras şirketine karşı da açılmış bir dava değildir. Bu nedenle davacının dayanmadığı işletenlik sıfatına dayalı olarak açılmış bir dava olmadığından, mahkemece de işletenlik sıfatı yönünden herhangi bir araştırma talep olmadığı için yapılmadığından davacıların talepleri nazara alınarak davalı Akın’ın, babası Selahattin’in vefatı nedeniyle mevcut traktörü kazanın olduğu yıl fiili yarar sağlayan sıfatıyla işletenliğinin varlığına dayanılarak inceleme yapılıp karar verilemeyeceğinden davalı Akın’ın mevcut ileri sürüşe göre de adam çalıştıran sıfatının olması gereken koşullara göre mevcut bulunmadığından verilen mahkeme kararının yerinde olduğu düşüncesinde olduğumuzdan kararın bozulması yerine onanması gerektiği görüşündeyiz.