Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/13538 E. 2014/19488 K. 25.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13538
KARAR NO : 2014/19488
KARAR TARİHİ : 25.12.2014

MAHKEMESİ : İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2013
NUMARASI : 2010/470-2013/90

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı S.. S.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, asıl davada kazaya karışan motosikletin trafik sigortası olmaması nedeni ile G.. H..’ndan destekten yoksun kalma sonucu baba Suphi için 7.500,00.-TL, anne Hayatiye için 12.500,00.-TL olmak üzere toplam 20.000,00.-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiş, birleşen davada ise davalıların işleteni ve sürücü olduğu motosikletin müvekkilleri murisi idaresindeki motosiklete çarpması sonucu İlhan’ın vefatına neden olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla destekten yoksun kalma nedeni ile anne ve baba için ayrı ayrı 5.000,00.-TL olmak üzere toplam 10.000,00.-TL maddi tazminat, ayrıca anne ve baba için ayrı ayrı 25.000,00.-TL olmak üzere toplam
50.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiş, talebini ıslah dilekçesi ile arttırmıştır.
Davalı G.. H.. vekili, kusur oranında, gerçek zarardan, zorunlu mali sorumluluk sigortası teminat limiti ile sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı S.. S.. vekili ve Davalı N.. S.., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı sürücünün % 100 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek asıl ve birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddi ile anne ve baba için toplam 29.203,85.-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, ayrıca anne ve baba için ayrı ayrı 10.000,00.-TL olmak üzere toplam 20.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı S.. S.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı S.. S.. vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Birleşen dava Borçlar Kanunu’nun 45. (6098 sayılı TBK m. 53) ve 47. maddesi (TBK m. 56) gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, kazaya karışan araç sürücülerinin kusurunun belirlenmesi için 2 rapor alınmış, 16.01.2012 tarihli 2 ihtimalli düzenlenen asıl raporda davalı sürücü Sezer’in iddia ettiği plakası tespit edilemeyen kamyonetin varlığının kabul edilmemesi halinde şeride tecavüz ederek destek İlhan’ın şeridine girmesi nedeniyle % 100 kusurlu olduğu, kamyonetin varlığının kabulü halinde ise plakası belirlenemeyen kamyonetin manevraları düzenleyen kurallara uymaması nedeni ile asli, davalı Sezer’in hızını trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmaması nedeniyle tali, destek İlhan’ın ise kusurunun bulunmadığı değerlendirilmiş, 05.03.2012 tarihli Ek raporda ise davalı Sezer’in iddia ettiği kamyonetin varlığı kabul edilmeyerek Sezer’in “şeridi ihlal etme” kuralını ihlal ettiğinden %100 kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Davalı S.. S.. taksirle öldürme suçundan İskenderun 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 23.12.2011 tarih, 2011/21 esas, 2011/429 sayılı karar dosyasında yargılanmış ve yargılama sırasında alınan Adli Tıp Kurumu bilirkişi raporunda davalı Sezer’in iddia ettiği kamyonetin varlığının kabul edilip edilmemesine göre 2 ihtimalli bir değerlendirme yapılmış, kamyonetin varlığının kabulü halinde kamyonet sürücüsünün asli, davalı Sezer’in tali ve destek İlhan’ın kusursuz olduğu, kamyonetin varlığının kabul edilmemesi halinde ise şerit ihlali nedeniyle davalı Sezer’in asli ve tam kusurlu olduğu, destek İlhan’ın ise kusursuz olduğu değerlendirilmiş, mahkemece sözkonusu bu rapordaki ihtimallerden kamyonetin varlığının kabul edildiği değerlendirme hükme esas alınarak verilen karar Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 10.02.2014 tarih, 2013/7709 esas, 2014/3107 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
Borçlar Kanunu’nun 53. maddesine ve yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, hukuk hâkimi, gerek ceza hâkiminin belirlediği kusur oranı ve gerekse delil yetersizliğine davalı beraat kararı ile bağlı değil ise de, maddi olaya ilişkin ceza mahkemesinin tespitleri hukuk hakimini bağlayacağı kabul edilmektedir. Yargıtay 12. Ceza Dairesi onama ilamı ile kesinleşen İskenderun 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 23.12.2011 tarih, 2011/21 esas, 2011/429 sayılı karar gerekçesinde davalı Sezer’in iddia ettiği plakası tespit edilemeyen kamyonetin varlığı kabul edilerek bu kamyonet sürücüsünün asli, davalı Sezer’in tali, destek İlhan’ın kusursuz olarak değerlendirilmiş olduğu göz önüne alındığında yukarıda yapılan açıklamalar, taraf vekillerinin itirazları, trafik kazası tutanağındaki bulgular, olay yerine ilişkin bulgular, tanık beyanları ve dosya kapsamındaki tüm kanıtlar dikkate alınarak, yukarıda değinilen ceza yargılamasına ilişkin dosyanın da celbiyle İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi “kurulundan” kusur dağılımı yönünden yeni bir bilirkişi raporu alınarak, kusur oranının yeniden tespit edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bununla birlikte haksız fiil sorumluluğunda çeşitli hukuki nedenlerle birden fazla kişinin sorumluluğu halinde zarar görene karşı bu kişilerin sorumluluğu, yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk ve aralarındaki münasebet ihtiyari dava arkadaşlığıdır. Zira görülmekte olan sorumluluk
davasındaki karar, sorumlular arasındaki rücu davası yönünden kesin hüküm oluşturmaz ise de sorumluluk davasının kararı güçlü delil oluşturmaktadır. Hakkında güçlü delil oluşan davalının rücu davası yönünden sorumluluk davası hükmünü diğer müteselsil borçlu ya da borçlular aleyhine temyiz etmesinde hukuki yararı vardır. Bu bakımdan yukarıda açıklanan gerekçe ile kusur belirlemesi yönünden hükmün bozulmuş olsa da davacıya karşı haksız fiil sorumlusu olan davalı Sezer diğer sorumlular ile birlikte (plakası tespit edilemeyen araç nedeni ile sorumlu olanlar) müteselsil sorumlu olduğundan sonuç olarak mahkemece yine belirlenen tazminatın tamamından sorumlu tutulması gerekecektir. Ancak kendisinin diğer sorumlulara karşı açabileceği rücu davasında, bu davadaki kusur belirlemesi güçlü delil oluşturacağından bu davadaki mahkemenin kusura ilişkin kabulünü temyiz etmesinde hukuki yararı bulunmaktadır.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı S.. S.. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı S.. S.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı S.. S..’e geri verilmesine 25.12.2014 tarihinde üye A.Orhan’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY
Dava, trafik kazası sonucunda ölüm nedeniyle yoksun kalınan destek tazminatına ilişkindir. Mahkemece, ceza davası ve eldeki davada alınan kusur raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Daire çoğunluğu kararın müteselsil sorumluluk açısından doğru olduğu, ancak; iç ilişkide (rücu davasında) kesin delil olmamakla birlikte güçlü delil olacağı bu nedenle de eldeki davada kusur durumunun kesin olarak belirlenmesi gerektiğine işaretle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Bir dava sonucunda verilen karar ancak o davanın tarafları açısından kesin hüküm oluşturur. Taraf olmayanlar için bağlayıcılığı bulunmadığı gibi güçlü delil de oluşturmaz. Eğer davalı bu davadaki kusur oranının belirlenenden daha az olduğunu, 3.kişinin de bir miktar kusuru bulunduğunu iddia ediyor ise, bu iddia davacının tam tazminatı müteselsil sorumlu ve olayda az da olsa kusuru bulunan davalıdan istemesi mümkündür. Zararın tamamını ödeyen davalı, 3.kişinin kusurunun varlığını ancak açacağı rücu davasında iddia ve ispat etme özgürlüğüne sahiptir. Davalının 3.kişiye karşı ileri sürebileceği iddia ve savunma davacının zararının geç tazminine neden olmamalıdır. Bu husus aynı zamanda yargılamanın çabukluğu ilkesinin gereğidir.
O halde mahkeme kararının onanması yerine bozulması görüşüne katılmıyorum.