Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/13229 E. 2014/19533 K. 25.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13229
KARAR NO : 2014/19533
KARAR TARİHİ : 25.12.2014

MAHKEMESİ :Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ :22/03/2013
NUMARASI :2011/186-2013/151

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalının sürücüsü olduğu aracın dava dışı yayaya çarparak yaralanmasına neden olduğunu, davalı aracın trafik sigortasının bulunmadığının anlaşıldığını, müvekkili kurum tarafından yaralanan kişi için asıl davada 80.000,00 TL iş göremezlik tazminatı, birleştirilen davada 530,00 TL tedavi gideri ödediğini, Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 16. maddesi gereği müvekkilinin ödediği bedeli zarara neden olanlardan rücu etme hakkının bulunması nedeniyle davalıya yönelik başlattıkları icra takibine itiraz edildiğini bildirerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davaya karşı cevap vermemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre asıl davada davalının icra takip dosyasına yaptığı itirazın 80.000,00 TL asıl alacak üzerinden iptali ile asıl alacak 80.000,00 TL ye takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, birleştirilen davada davalının icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin takip talepnamesindeki koşullarla devamına karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir. 1982 T.C. Anayasa’sının 26. ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 27.maddesi uyarınca, taraflar dinlenmeden iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden hüküm verilemez. Yine HMK’nin 280 maddesi hükmüne göre “Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir.” Bilirkişi rapor örneğinin taraflarca okunup değerlendirilebilmesi, varsa itirazlarını dile getirebilmeleri ya da belirsizlik gösteren hususlar hakkında açıklama yapılmasını temin amacıyla veya yeni bilirkişi incelemesini talep edebilmeleri için taraflara tebliğ edilmesi zorunluluğu öngörülmüştür.
Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmeden, rapora itiraz etme veya beyanda bulunma hakkı verilmeden Anayasa ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak davalılar aleyhine hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 186.maddesi gereğince “Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu da ihtar edilir. Sözlü yargılama aşamasında ne yapılacağı, ikinci fıkrada düzenlenmiş olup, buna göre mahkeme, taraflara son sözlerini soracak, tarafların son değerlendirmelerinden sonra yargılamayı sona erdiren hükmünü verecektir. Açıklanan nedenlerle mahkemece tahkikat aşaması bittikten sonra sözlü yargılama ve hüküm için taraflara usulüne uygun davetiye tebliğ edilmeden karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
4-Mahkemece Karşıyaka Devlet Hastanesi sağlık kurulu tarafından verilen raporda dava dışı S.. O..özür durumu %58 olarak belirlenmiş ve bu rapor esas alınarak hesaplama yaptırılmıştır. Ancak raporun hangi düzenleme esas alınarak düzenlendiği belli olmadığı gibi raporda meslek grubu ve arıza ağırlık ölçüsü gibi çalışma gücü kayıp oranının tespitinde etkili unsurlar gösterilmemiştir.
Mahkemece dava dışı S.. O.. olay tarihi dikkate alınarak Sosyal Sigortalar Sağlık İşleri Tüzüğüne uygun şekilde maluliyet oranının tespiti ve maluliyetinin dava konusu kaza sonucu meydana gelip gelmeyeceğine ilişkin Adli Tıp Kurumu veya Üniversite hastanelerinin adli tıp kürsüsünden rapor alınarak sonunca göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 25.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.