Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/13007 E. 2014/17451 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13007
KARAR NO : 2014/17451
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

MAHKEMESİ :Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ :30/04/2013
NUMARASI :2012/136-2013/272

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu tek taraflı kaza sonucu araç içerisinde yolcu olarak bulunan müvekkillerinin desteğinin vefat ettiğini belirterek ıslahla birlikte davacı eş Sema için 134.065,00 TL, çocuk Elif Gül için 23.089,00 TL, çocuk Gülzade için 27.130,00 TL, çocuk D. Y. için 26.029,00 TL, davacı baba Durmuş için 8.941,00 TL, davacı anne Güldane için 5.746,00 TL olmak üzere toplam 225.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacıların zararının aktüerya raporu ile belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düşmediğini müvekkilinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve limitle sorumlu olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile davacı eş Sema için 134.065,00 TL, çocuk E. G. için 23.089,00 TL, çocuk Gülzade için 27.130,00 TL, çocuk D. Y. için 26.029,00 TL, davacı baba Durmuş için 8.941,00 TL, davacı anne Güldane için 5.746,00 TL olmak üzere toplam 225.000,00 TL tazminatın
14/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45/2 maddesi (6098 sayılı TBK’nun 53/3) gereği, ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda hükmedilmesi gereken maddi tazminat, davacıların daha önce aldıkları ancak murisin ölümü sonucu artık alamayacakları destek miktarıdır. Yoksun kalınan gerçek destek miktarının tespit edilebilmesi için öncelikle desteğin sağlığında elde ettiği net gelirin doğru saptanması icab eder. Somut olayda, desteğin tarım işi ile uğraştığı iddia edilmiş, aktüerya raporunda, desteğin vefatı öncesinde Kayseri Şeker Fabrikası’na teslim ettiği şekerpancarının bedeli esas alınarak davacının asgari ücretin 4.75 katı gelir elde ettiği kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Davalı tarafın, desteğin kendisine ait olmayan şekerpancarını teslim etmiş olabileceği savunması dikkate alınmamış, desteğin, kendi adına tapuda kayıtlı arazisi olup olmadığı araştırılmadığı gibi kiralama yöntemiyle arazi kullanıyorsa buna ilişkin belgeler de dosyaya sunulmamıştır. Kaldı ki, desteğin işlediği arazilerin vefatı sonrasında da işlenmeye devam edilmesi halinde davacıların gelir elde etmeye devam edeceği kabul edilmelidir. O halde öncelikle, desteğin vefatı öncesi işlediği arazilere ait tapu kayıtları istenmeli, kiralama yöntemiyle işlediği arazi var ise buna ilişkin deliller toplanmalı ve sonunda desteğin yaptığı işin özelliği, yaşı ve meslekteki tecrübesi gözetilerek onun yerine ikame edilecek kişiye ödenmesi gereken bedel esas alınarak davacıların destekten yoksun kalma zararının hesaplanması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3-Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” vurgulanmıştır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, davacılar anne ve baba yönünden destekten yoksun kalma zararının oluşup oluşmadığının belirlenmesi için destek ile davacılar anne ve babanın ekonomik ve sosyal durumları, aynı evde yaşayıp yaşamadıkları, davacıların destekten başka çocuklarının olup
olmadığı, ölenin destekliğine ihtiyaçlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, desteğin eşi ve üç çocuğunun bulunduğu da gözetilerek anılan davacıların destekten yoksun kalma talebinin değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 2.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.