Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/12627 E. 2013/15131 K. 05.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12627
KARAR NO : 2013/15131
KARAR TARİHİ : 05.11.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkiline ZMSS poliçesi ile sigortalı olan ve davalı …’nın işleteni, davalı …’in sürücüsü olduğu aracın alkollü olarak kullanılmakta iken meydana gelen kazada vefat eden Mustafa’nın mirasçılarına ödenen 36.000 TL ve Ekrem’in mirasçılarına ödenen 40.000 TL olmak üzere toplam 76.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan kusurları oranında müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, kazanın münhasıran alkolden kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunda rapor alınması gerektiğini, aracın damadı olan diğer davalı tarafından bilgisi ve izni dışında kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … ise, meydana gelen kazada kusuru bulunmadığını, rücuen tahsili istenen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile 76.000 TL.nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava, trafik kazası nedeniyle hak sahiplerine ödenen tazminatın kusurlu araç sürücüsü ve işleteninden tahsili istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptana
cağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkol oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda, kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında davalı sürücünün 1,26 promil alkollü olduğu tespit edilmiş ise de, sürücünün alkollü olması yalnız başına hasarın teminat dışında kalmasını gerektirmez. Oluşan kazanın salt alkolün etkisi altında oluşup oluşmadığının saptanması gerekir. Bu konuda ceza mahkemesinde alınan ve hükme esas teşkil eden rapor yetersizdir.
Bu durumda mahkemece İstanbul Teknik Üniversitesi ya da Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyeti gibi kurum veya kuruluşlardan seçilecek kusur ve hasar yönünden uzman iki teknik bilirkişi ve bir nörolog bilirkişinin katılımıyla oluşacak bilirkişi heyetinden, olayın oluş şekli, yol ve hava durumu ve dosyadaki diğer deliller birlikte değerlendirilip, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da etkili olup olmadığının tespiti için ayrıntılı, açıklamalı ve denetime
elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …’ya geri verilmesine 5.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.