Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/12520 E. 2014/16153 K. 18.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12520
KARAR NO : 2014/16153
KARAR TARİHİ : 18.11.2014

MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2012
NUMARASI : 2012/155-2012/590

Taraflar arasındaki TBK 19.maddesine dayalı muvazaa sebebiyle iptal davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı İ.. K.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, dava dışı borçlu H.. Ç..’ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla 1.12.2012 tanzim 11.3.2012 vadeli 25.000 TL bedelli bono karşılığı muvazaalı olarak davalı İ.. K..’a borçlandığını, İsmet’in anılan bonoya dayalı olarak 2012/2234 sayılı dosya ile 19.3.2012 tarihinde takip başlattığını, borçlunun 24.4.2012 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinden önce 21.3.2012 tarihinde icra müdürlüğüne giderek borcu kabul ederek teminatın iadesine muvafakat ettiğini, senedin kambiyo senedi vasfında olmadığını, davalının 19.3.2012 tarihli haciz bildirisi üzerine borçlunun maaşından 275 TL’nin kesilerek takip dosyasına yatırıldığını müvekkilinin haciz bildirisinin 2.sırada işlendiğini belirterek muvazaalı senet ve bu senede dayalı olarak yapılan takip nedeniyle borçlunun maaşı üzerindeki davalıya ait 1.sıradaki haczin iptali ile borçlunun işvereni tarafından yatırılan paranın müvekkilinin takip dosyasına yatırılmasını talep etmiştir.
Davalı İ.. K.. vekili, ihtiyati haciz kararına dayalı olarak dava dışı borçlu hakkında takip yaptıklarını, senedin sahteliğinin borçlu tarafından ileri sürülebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, davalı tarafından dava dışı borçlu hakkında yapılan takibin davacıların takibini sonuçsuz bırakmak ve uzatmak gayesiyle yapılan danışıklı takip olduğu, davacıların icra takibinin davalının icra takibinden önce olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne Kahramanmaraş 3.İcra Müdürlüğünün 2011/2884 sayılı takip dosyasının haciz infaz sırasının Kahramanmaraş 2.İcra Müdürlüğünün 2012/2234 sayılı takip dosyasından önce olduğuna, 2012/2234 takip sayılı dosyaya sağlanan paraların Kahramanmaraş 3.İcra Müdürlüğünün 2011/2884 takip sayılı dosyasına aktarılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı İ.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bir davada taraflarca ileri sürülen maddi olguların hukuki değerlendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir.
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar.Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır.Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın dava konusu şeyin aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının dava konusu şeyi haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de taraf teşkili sağlanmadan kurulan hüküm isabetli görülmemiştir. Mahkemece yapılması gereken iş davacıların alacaklı olduğu dava dışı borçlu Halit Çam’a dava dilekçesinin ve duruşma gününün tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması, bildireceği delillerin toplanması ve sonucuna göre yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda dava konusu 1.12.2012 tanzim 11.3.2012 vadeli 25.000 TL meblağlı senet ile bu senede dayalı olarak yapılan 2012/2234 sayılı takip dosyasının muvazaalı olup olmadığının belirlenmesi, muvazaalı olduğu belirlendiği takdirde İİK 283/1 madde kıyasen uygulanarak davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak dava konusu muvazaalı senet ve bu senede dayalı takibin iptali ile muvazaalı senede dayalı takip dosyasından yapılan tahsilatın davacılara ödenmesi; aksi takdirde yani muvazaanın ispatlanamaması halinde davanın reddine karar vermekten ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı İ.. K.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yerolmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 18.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.