YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12363
KARAR NO : 2014/15750
KARAR TARİHİ : 13.11.2014
MAHKEMESİ : Balıkesir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/05/2013
NUMARASI : 2009/1461-2013/572
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı F.. K.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının işleteni olduğu araçla müvekkiline kasten çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla çalışma gücü kaybı nedeniyle 1.500,00.-TL maddi tazminat ve 2.500,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Davalı F.. K.. vekili, davalının kusurunun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı sürücünün % 65 oranında kusurlu olduğu ve davacının 1 ay geçici çalışma gücü kaybının bulunduğu kabul edilerek davanın kabulü ile geçici çalışma gücü kaybı için 1.500,00.-TL maddi tazminatın ve 2.500,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı F.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava Borçlar Kanunu’nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK m. 54) gereğince çalışma gücü kaybı nedeniyle maddi tazminat ve 47. maddesi (TBK m. 56) gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali BK m. 46/I’de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince “Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmaya muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir”. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu’nun 46. maddesinde belirtilen “bütün masraflar” deyimi çok geniş kapsamlıdır. Bu giderlere zarara uğrayanın katlanmak zorunda kaldığı bütün giderler dahildir. Bu bakımdan zarara uğrayanın tedavi giderleri yanında, işlerini görememesi nedeniyle tutmak zorunda kaldığı yardımcı da dahildir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen zarar gören kişi hüküm anında tamamen iyileşmiş, çalışma gücündeki azalma ortadan kalmış ise; çalışma gücünün kaybı nedeniyle istenebilecek tazminat, zarar görenin iyileşme anına kadar çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan kazanç kayıplarından ibarettir. Buna karşın çalışma gücündeki kayıp daimi nitelikte ise yani maluliyeti sonuçlamış ise bu durumda yaşam faaliyetleri ve çalışma hayatının sürdürülebilmesi için daha fazla efor sarfı gerektiğinden ortaya çıkan zarar ihlale uğrayanın yaşamı süresince devam edeceğinden yaşam sonuna kadar talep edilebilecektir.
Somut olayda davacı geçici çalışma gücü kaybına ilişkin zararın tazminini talep etmiş, mahkemece yargılama aşamasında Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu Raporu ile davacının 1 aylık geçici çalışma gücü kaybının bulunduğu belirlenmiştir. Buna karşın davacının bu süreye ilişkin olarak zararının tespiti için elde ettiği gelir araştırılmamış ve bedensel zararın hesabı konusunda aktürya hesabında uzman bilirkişiden rapor alınmaksızın talebin tamamına hükmedilmiştir. Davacının geçici çalışma gücü kaybına uğradığı bir aylık süre içinde oluşan zararı bakımdan mahkemece bu yönlerden araştırma yapılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2-Hukuka aykırı fiil sebebiyle çekilen acı, elem, ızdırap, üzüntü yüzünden kişilik değerlerinde irade dışında meydana gelen eksilmeye manevî zarar denir. Borçlar Kanununda manevî tazminata ilişkin 47. 49. maddelerinde iki ayrı hüküm bulunmaktadır. 47. maddeye göre, maddî kişilik değerlerinden olan vücut bütünlüğünün ve yaşama hakkının ihlâlinden kaynaklanan manevî tazminat düzenlenmiştir. Aslında vücut bütünlüğünün ve yaşama hakkının ihlâli de kişilik hakkının ihlâlinin türleri arasındadır; ancak Kanun’da özel olarak düzenlenmiştir. Borlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine kara vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Bunu yanında Hakim taktir hakkını kullanırken BK’nın 43. ve 44. maddeleri ve diğer tazminattan indirim sebeplerini de gözönünde tutmalıdır. Bu sebeple özellikle zarar görenin kusuru (müterafik kusuru) vücut bütünlüğünün ihlalinde önem taşır.
Somut olayda davacının sürekli çalışma gücü kaybını sonuçlamaksızın 1 ay geçici çalışma gücü kaybına uğrayacak nitelikte yaralandığı, meydana gelen kazada % 35 oranında kusurunun bulunduğu ve yine davacı ve davalının taraflarını oluşturduğu ceza kovuşturmasında davalının haksız fiili davacının haksız tahriki etkisi altında gerçekleştirdiğinin kabulü ile cezasından ½ oranında indirim uygulandığı gözönüne alındığında mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar ışığında manevi tazminatın değerlendirilmesi gerekirken bu yönlerden her hangi bir değerlendirme ve gerekçe konmaksızın yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ :Yukarıda (1 ve 2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı F.. K.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.