YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12321
KARAR NO : 2014/16223
KARAR TARİHİ : 18.11.2014
MAHKEMESİ : İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/03/2013
NUMARASI : 2011/17-2013/88
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı İ.. Y.. vekilince istenmiş, davacılar H.. K.., E.. Ç.. ve C.. D.. vekilincede cevap dilekçesiyle duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 18.11.2014 Salı günü davacılar H.. K.., E.. Ç.. ve C.. D.. vekili Av. C.. G.. geldi. Diğer davacılar ve davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacılar vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı borçlu Şirket aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı İsmail’e satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı vekilleri davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı İsmail vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Yapılan satışta edimler arasında aşırı fark bulunduğu gerekçesi ile İİK’nın 278/III-2 maddesi kapsamında görülerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Davalı 3. kişinin taşınmaz satışına ilişkin olarak yaptığı anlaşılan ödemelerin de bedel karşılaştırılması sırasında göz önünde bulundurulması gerekir. Dairemizin yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir. Somut olayda satış öncesinde imzalanan protokol kapsamında bir kısmı satış sonrasına rastlayan ödemelerin, dava konusu taşınmaz satışından başka bir nedene dayalı olduğu da iddia ve ispat edilemediğine göre satış bedeline eklenmesi gerekir. Hal böyle olunca iptali istenen satışta bedel farkının oluşmadığı ve davalı 3. kişi İsmail’in, borçlu Şirket’in alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu da kanıtlanamadığından davanın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı İsmail vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı İ.. Y.. yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı İ.. Y..’a geri verilmesine 18.11.2014 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.