YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12235
KARAR NO : 2014/15915
KARAR TARİHİ : 13.11.2014
MAHKEMESİ : Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/04/2013
NUMARASI : 2010/421-2013/184
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin içinde yolcu olarak bulunduğu araca davalı tarafın sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın çarpması neticesinde müvekkilinin yaralandığını açıklayıp fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 500,00 TL maddi, 40.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı D.. Tekstil San.Tic.Ltd.Şti. vekili, trafik kazalarından kaynaklanan tazminat taleplerinin 2 yıl içinde zamanaşımına uğradığını, dava tarihi itibariyle 2 yıllık sürenin dolduğunu iddia ederek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalı D.. Tekstil San.Tic.Ltd.Şti aleyhine açılan davanın olay tarihi ile dava tarihi arasında iki yıldan fazla süre olması, KTK’nun 109/1 maddesi gereğince dava konusu talebin 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması gerekçesiyle zamanaşımı yönünden reddine, 500,00 TL maddi, 4.000,00 TL manevi tazminatın diğer davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, manevi tazminatın takdirinde 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47.maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
14.11.2006 tarihinde meydana gelen trafik kazasına ilişkin kaza tesbit tutanağında kazanın yaralamalı, ölümlü ve maddi hasarlı olduğu belirtildiği gibi olayda davacının yaralandığı ve davalı aracında bulunan bir kişinin öldüğü dosya kapsamından da anlaşılmaktadır.
2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinin 1. fıkrasında haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı düzenlenirken, 2. fıkrasında ise, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. 2918 sayılı kanunun anılan hükmünün gözden kaçırılmaması gereken yönü, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Sözkonusu yasa hükmü, ceza zamanaşımı uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.
Açıklanan hukuksal durum ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; olayda davacı yaralanmış, kazaya karışan araçta bulunan yolculardan bir kişi de ölmüştür. Davacı ve davalıya sigortalı araç sürücüsünün eylemlerinin Türk Ceza Kanunu çerçevesinde cezayı gerektiren bir eylem niteliğinde bulunması(taksirle yaralama, öldürme), eylemle ilgili ceza davasının anılan hükümde öngörülen cezanın türü ve süresi itibariyle 8 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması, 2918 sayılı KTK.nun 109/2 maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan tazminat davası için de geçerli bulunmasına ve bu itibarla davanın uzamış ceza zamanaşımı süresinde açılmış bulunmasına göre, işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle,davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.