YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12046
KARAR NO : 2014/15712
KARAR TARİHİ : 13.11.2014
MAHKEMESİ :İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ :25/01/2013
NUMARASI :2007/737-2013/27
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; davalılarının sürücüsü ve işleteni olduğu aracın ile müvekkilinin kullandığı motosiklete çarpması neticesinde müvekkili T.. S..’ın kemik kırıkları olacak şekilde yaralandığını, yaralanma sebebiyle uzun süre istirahat raporu verildiğini, kaza sebebiyle acı ve sıkıntılar çektiğini, kazanın meydana gelmesinde davalıların tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ıslah neticesinde 10.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili daha sonra ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 15.266,40 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar vekili; davacının dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde müvekkile ait sağ şeritte araçlarına çarptığını, davacının ehliyeti olmadığını, hiç fren yapmadığını, kazanın meydana gelmesinde davacının kusurlu olduğunu, kaza yerinde İski ve İgdaş ekiplerinin çalışma yaptığını, davacının tedavi masraflarını karşıladıklarını, davacının şikayetçi olmamak ve tazminat davası açmamak için müvekkillerinden fahiş paralar istediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile, 15.266,40 TL maddi, 9.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar erilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen malüliyet oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Ceza mahkemesince makine yüksek mühendisinden alınan bilirkişi raporunda davacı ve davalı sürücünün tali kusurlu olduğu, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ise asli kusurlu olduğu belirlenmiştir. Bu rapora istinaden verilen ceza mahkemesi kararında davalı sürücü alt sınırdan cezalandırılmıştır. Mahkemece dosyada makine yüksek mühendisinden alınan bilirkişi raporunda davacının % 40, davalı sürücünün ise % 60 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir. Dosya kapsamında kaza tespit tutanağı, ceza dosyası kusur oranı ve mahkemece alınan kusur raporları arasında çelişki bulunduğu halde mahkemece, ceza dosyası da eklenmek suretiyle, İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kusur dağılımına ilişkin, çelişkilerin giderilmesi yönünde gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Kabule göre de, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacının ve davalı sürücünün kusur oranı, kazanın meydana geliş şekli ve diğer hususlar gözetildiğinde, takdir olunan manevi tazminat miktarının fazla olduğu görülmüş ve davacı için hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bette açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 13.11.2014 günü Üye A.Orhan’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dava, trafik kazası sonucu oluşan yaralanmaya bağlı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece; alınan uzman bilirkişi raporu gözetilerek davalının %60 kusurlu olduğu gerekçesiyle karar oluşturulmuştur.
Dava konusu olay nedeniyle davalı aleyhine açılan davada, her iki yön tali, dava dışı Belediye Başkanlığı ise asli kusurlu bulunmuş ve sanık davalının cezalandırılmasına karar verilmiş, Yargıtay onaması ile karar kesinleşmiştir.
Eldeki davada ise davalı %60, davacı ise %40 kusurlu bulunmuştur. Daire, çoğunluğu Ceza Mahkemesindeki bilirkişi raporu ile eldeki davada alınan rapor oranında çelişkiye işaret edilerek karar bozulmuştur.
Dava dilekçesinde davalının tam kusuruna dayanılarak tazminat isteminde bulunulmuştur. Gerek ceza davalarında, gerekse eldeki davada davalı olayda kusurlu bulunmuş, davacının %40 kusuru (ceza davasında da davacı tali kusurlu bulunmuştur) düşülerek bakiye kusura isabet eden zarar tutarından davalı sorumlu bulunmuştur.
Trafik kazası haksız eylemin bir türü olduğundan TBK 61 (818 S.B.K 50) ile 62 (818 S.B.K.51) gereğince davalı gerek ceza davasında gerekse eldeki davada kusurlu bulunduğuna göre zarardan sorumluluğu müteselsil sorumluluktur. Müteselsil sorumlulukta zarar gören TBK 163.maddesi gereğince kanundan doğan bu sorumluluk hali gereğince, davalı davacının kusuru dışında kalan diğer kusur miktarı kapsamında zarardan müteselsilen sorumlu olduğundan, bu aşamada davalının kusursuzluğu ispat edilememiş olmakla yeniden kusur raporu alınmasına gerek bulunmamaktadır. Olayda 3.kişinin de kusurunun varlığı ileri sürüldüğünden bu durum, ancak müteselsil sorumluluğu ileri sürülen 3.kişi aleyhine açılacak davada değerlendirilebilir.
O halde belirlenen kusur durumu kapsamında mahkemece hükmedilen maddi tazminat kısmının onanması gerekir iken Daire çoğunluğunun aksi yöndeki 2 numaralı bozma gerekçesine katılmıyorum.