Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/11896 E. 2014/16049 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11896
KARAR NO : 2014/16049
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/04/2013
NUMARASI : 2008/393-2013/192

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı Mehmet Muğuş vekili, davalı Z.. T.. ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava ve talep sonucunu açıklama dilekçesinde, davalı F.. T..’un maliki/işleteni, davalı Mehmet’in sürücüsü olduğu ve olay tarihinde trafik (ZMSS) sigortası bulunmayan aracın sebebiyet verdiği trafik kazasında davacının ağır derecede yaralandığını, davalı Ziya’nın da adam çalıştıran sıfatıyla sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, tedavi ve yol gideri için 1.000,00 TL, geçici iş göremezlik zararı için 5.000,00 TL, sürekli iş göremezlik zararı için 24.000,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 10.000,00 TL manevi tazminatın Maliye Bakanlığı-Garanti Fonu dışındaki davalılardan faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Aynı olay sebebiyle davacı tarafından davalı Güvence Hesabı aleyhine 8.000,00 TL maddi tazminatın tahsili için İzmir 9.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/340 Esas sayılı dosyası ile açılan dava eldeki dava ile birleştirilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre, asıl davada; Maliye Bakanlığı aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddine, dava açıldığı tarihte ölü olan F.. T.. mirasçıları her ne kadar sonradan dahili davalı olarak davaya katılmışsa da ölü kişiye karşı dava açılamayacağından bu şahıslar hakkındaki davanın reddine, davalılar Ziya ve Mehmet hakkındaki maddi tazminat talebinin 7.950,88 TL yönünden kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin 5.000,00 TL yönünden kısmen kabulüne, birleştirilen davada; davalı Güvence Hesabı’nın asıl davada hükmedilen maddi tazminat yönünden tahsilde tekerrür olmamak üzere müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı Mehmet Muğuş vekili, davalı Z.. T.. ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-) Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı Mehmet Muğuş vekili ile davalı Z.. T..’un ve davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-) Davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
BK.’nın 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen miktarda, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha düşük manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, zenginleşme sonucunu doğuracak şekilde fahiş manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
3-) Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde ve kabule göre; hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ nin 10/2. maddesi uyarınca, davanın kısmen reddi durumunda karşı taraf vekili yararına tarifenin 3.kısmına göre hükmedilecek ücret davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceği göz ardı edilerek davacı aleyhine fazla vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, tarafların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalıların, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Mehmet Muğuş ve Z.. T..’a geri verilmesine 17.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.