Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/11877 E. 2014/16634 K. 20.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11877
KARAR NO : 2014/16634
KARAR TARİHİ : 20.11.2014

MAHKEMESİ : Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/04/2013
NUMARASI : 2010/5-2013/123

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin desteğinin yolcu olarak bulunduğu motosiklete davalı tarafa ait araç sürücüsünün tam kusurlu hareketi ile çarpması neticesinde desteğin öldüğünü açıklayıp anne-baba için 1.000,00’er TL maddi, 45.000,00’er TL manevi, desteğin kardeşleri olan diğer davacılar için 15.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte (davalı F.. D.. yönünden yasal faizi ile birlikte) tahsilini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar vekili, müvekkilinin kusuru bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
 Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulü ile davacılar M.. B.. ve G.. B.. tarafından açılan maddi tazminat davasının ilk dava dilekçesindeki talepler yönünden dava tarihinden sonra ödeme yapılmakla asıl alacak yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, faiz yönünden dava tarihinden sonrası için konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, dava tarihine kadar olan faiz talebinin sigorta şirketi dışındaki davalılar yönünden kabulüne, 1.000,00’er TL maddi tazminat alacağının aslı konusuz kalmış ise de faiz yönünden kısmen konusuz kalmadığından kaza tarihinden dava tarihine kadar olan yasal faizin sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline, Islah ile talep edilen M.. B.. için 3.934,80 TL, G.. B.. için 4.603,84 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacılar anne-baba için 15.000,00’er TL, diğer davacı kardeşler için 4.000,00’er TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
2-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davacı taraf, trafik kazası sonucu desteğin öldüğünü ileri sürerek destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiş, buna göre de bilirkişi tarafından CSO 1980 yaşam tablosu dikkate alınarak davacıların ve ölen desteğin kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmiş, davalı HDI Sigorta A.Ş. tarafından dava tarihinden sonra yapılan ödeme güncellenerek hesaplanan zarardan düşülerek zarar tespiti yapılmıştır.
Ancak karara esas alınan hesaplama, Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 esas,1990/199 sayılı kararı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun değildir. Bu itibarla, Yargıtay kriterlerine uygun olarak Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacıların ve ölen desteğin muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi ile davacının destekten yoksun kalma zararının hesaplanması gerekmektedir.
Ayrıca sigorta şirketi tarafından “dava tarihinden önce” yapılan ödemeyi destekten yoksun kalma tazminatı hesabı yapılmadan önce alan davacılar, hesap tarihine kadar geçen süre nedeni ile aldıkları paranın yasal faizi kadar kazanım elde ederler. Zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacılara yapılan bu sigorta ödemesinin, ödeme günü ile destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizi de hesaplanarak, ödeme tutarı ile birlikte hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından indirilmesi gerekir (YHGK., 14.03.2012, 2011/4-824 esas, 2012/134 karar). Burada dikkat edilmesi gereken husus trafik sigortası tarafından dava tarihinden önceki bir tarihte olması halinde yapılan ödemenin güncellemesinin yapılabileceğidir. Aksi halde yapılan ödeme ancak hesaplanan tazminat tutarından mahsup edilebilir.
Şu durumda; mahkemece, davacıların ve ölen desteğin muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi ile davacının destekten yoksun kalma zararının tespitinde PMF 1931 tablosu esas alınarak tazminatın belirlenmesi, davalı sigorta şirketi tarafından dava tarihinden sonra yapılan ödemenin güncellenmeden tazminattan indirilmesi ile bu konuda davalı tarafın temyizi bulunmadığından kazanılmış haklar da dikkate alınarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
4-Davacı tarafça temerrüt faizi olarak reeskont faiz istenilmiştir. Kazaya neden olan kamyon ticari araç olup ticari faaliyet esnasında kazaya neden olmuştur. O halde, davada temerrüt faizi olarak ticari faiz niteliğindeki reeskont faizine hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
5-Mahkemece hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda sigorta şirketinin davacı baba ve anneye yaptığı ödemelerin ödeme tarihinden rapor tarihine kadar faiz eklenerek güncellenmiş değeri düşülmek suretiyle zarar miktarları hesaplanmıştır. Buna göre davacı babanın zararı 14.613,38 TL olup sigorta şirketinin yaptığı ödeme miktarı olan 7.739,64 TL’ye, rapor tarihine kadar faiz olan 1.938,94 TL eklendiğinde güncellenmiş ödeme miktarı olan 9.678,58 TL düşüldüğünde davacı baba Mustafa’nın talep edebileceği tazminat miktarı 4.934,80 TL olarak hesaplanmış, annenin zararı 16.092,98 TL olup sigorta şirketinin yaptığı ödeme miktarı olan 8.387,82 TL’ye rapor tarihine kadar faiz olan 2.101,32 TL eklendiğinde güncellenmiş ödeme miktarı olan 10.489,14 TL düşüldüğünde davacı annenin talep edebileceği tazminat miktarı 5.603,84 TL olarak hesaplanmıştır.
Maddi tazminat yönünden ilk dava dilekçesinde davacı anne-baba için 1.000,00’er TL talep edildiği ve dava tarihinden sonra ödeme yapıldığı gerekçesi ile davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş, ıslah dilekçesinde bu miktarlar düşülerek karar verilmiştir.
Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme tazminat hesabında indirilmiş olup mahkemece ıslah edilen miktarlar üzerinden mükerrer indirime gidilmek suretiyle davacı M.. B.. için 3.934,80 TL, G.. B.. için 4.603,84 TL tazminata karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece, sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme miktarı olan davacı baba için 9.678,58 TL ve anne için 10.489,14 TL yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek bilirkişi raporunda tespit edilen ve davacılar vekili tarafından ıslah edilen davacı baba M.. B.. için 4.934,80 TL, anne G.. B.. için 5.603,84 TL’ye hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2, 3, 4 ve 5 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 20.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.