Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/11833 E. 2014/15535 K. 10.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11833
KARAR NO : 2014/15535
KARAR TARİHİ : 10.11.2014

MAHKEMESİ : Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/02/2013
NUMARASI : 2012/728-2013/117

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın yetki yönünden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı I.. A.. vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalılardan I.. A… tarafından trafik sigorta poliçesi ile sigortalanan araç ile diğer davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın 27.02.2012 tarihinde karıştığı trafik kazasında müvekkillerinin eşinin, kardeşlerinin, anne ve babalarının vefat ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 2.500 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan toplam 37.000 TL manevi tazminatın işleten ve sürücüden tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı I.. A… vekili, müvekkili şirket merkezinin bulunduğu (Ümraniye) İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu savunmuştur.
Davalılar E.. İnş.Ltd.Şti. ve M.. Ö.. vekili, yetkisizlik itirazında bulunarak olay yeri Kadirli Mahkemelerinin yetkili olduğunu savunmuştur.
Davalı A.. A.. vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, kazanın Kadirli İlçesinde meydana geldiği, davacıların ikametgahının Kahramanmaraş veya Osmaniye, davalı sigorta şirketlerinin merkez ikametgahlarının İstanbul, davalı sürücü ve işletenin ikametgahlarının da Osmaniye olduğu, davada kazanın meydana geldiği ortak yetkili yer mahkemesi olan Kadirli Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davalı I.. A… vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre davalı I.. A… vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Dava, trafik kazasında vefat nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde davasını kazaya sebebiyet veren araçların zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçelerini düzenleyen sigorta şirketlerine, araçlardan birinin işleten ve sürücüsüne yöneltmiştir.
6100 sayılı HMK.’nun genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” HMK 7/1 maddesine göre dava, dava dilekçesi ile birden fazla davalıya yöneltilmiş olup davalılardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılabilir. Yine aynı Yasa’nın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. Diğer taraftan, 2918 sayılı KTK’nun “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının beşinci bölümünde “Ortak Hükümler” ana başlığı altında “Yetkili Mahkeme” alt başlıklı 110. maddesinde ise; “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” ifadesine yer verilmiştir.
KTK’nın 110. madde son cümlesinde yer alan kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de dava açılabileceği kuralı kesin yetki kuralı olmayıp, davacıya tanınan bir seçimlik haktır. HMK’nin haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesinde de esasen HMK’nın 7/I-2. cümlesindeki düzenleme anlamında kesin yetki söz konusu değildir. Yasa koyucunun maddenin düzenlenmesinde ortaya koyduğu gerekçeden de bu durum anlaşılmaktadır. Adalet Komisyonu Gerekçesinde de haksız fiilden doğan davalarda uygulamada ve doktrinde oluşan görüşler dikkate alınarak haksız fiilin işlendiği yer dışında zararın meydana geldiği yer, gelme ihtimalinin bulunduğu yer ve karşılaştırmalı hukuktaki örnekler de dikkate alınarak zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olarak kabul edilmiştir. Bu anlamda dava sebebi olan haksız fiil halinde dahi HMK’nın 16. maddesi gereğince birden fazla mahkemenin yetkili kılınarak davacıya bir seçimlik hak tanımmış olması göz önüne alındığında bu maddenin amacına aykırı bir yorumla HMK 7/I. maddesi gereğince haksız fiilin vuku bulduğu yerin tüm davalılar için kesin yetkili mahkeme olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açar ise, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Somut olayda, davalı I.. A..’nin yetki itirazının yasal süresi içinde yapılmadığı anlaşılmaktadır. Diğer davalılar Esgicioğlu İnş.Ltd.Şti. ve M.. Ö.. vekilinin yetkisizlik itirazı ise süresindedir.
Davanın HMK’nun 16. maddesi gereğince zarar gören davacılardan T.. O..’un ikametgah mahkemesi ve davalı sigorta şirketlerinin bir acenteden daha yetkili organı olan Güney Anadolu Bölge Müdürlüğü’nün bulunduğu Adana’da açıldığı gözetilerek yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle açıklanan nedenlerle davalı I.. A… vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 0,90 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı I.. A..’den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 10.11.2014 gününde Üye S.N.Canpolat’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Sayın çoğunluğun davanın açıldığı Adana Mahkemelerinde görülmesi gerektiğine ilişkin bozma ilamına katılmakta isem de davalı sigorta şirketlerinin davanın açıldığı Adana’da Bölge Müdürlüğünün bulunması nedeniyle Adana Mahkemelerinin yetkili mahkeme olduğu hakkındaki gerekçesine aşağıda açıklanan gerekçeyle katılamıyorum.
Uyuşmazlık, motorlu aracın işletilmesinden doğan zarar nedeniyle Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası bulunmayan araç nedeniyle Güvence Hesabı aleyhine açılan davada sigorta şirketinin Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri Mahkemesinin yetkili olup olmadığı hususuna ilişkindir.
Uyuşmazlığın yasal dayanağı 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 110/2 maddesi olup yetkili mahkeme, açılacak davalarda sigortacının merkez veya şubesi veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu veya kazanın vuku bulduğu yer mahkemesi olarak tadad edilmiştir.
Davanın açıldığı Adana Mahkemesi, 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde sayılan yer mahkemelerinden biri değildir.
Sayın çoğunlukça, davalı sigorta şirketinin Adana’da Bölge Müdürlüğünün bulunduğu, 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde yetkisi kabul edilen şubeye göre daha fazla yetkiyi haiz olduğu gerekçesiyle uyuşmazlıkta Adana Mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmiş ise de; bu kabul T.C. Anayasasının 6. maddesinde düzenlenen “ Hiçbir kimse ve organın kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisinin kullanamayacağı”, Anayasanın 37. maddesinde düzenlenen “Hiç kimsenin kanunen tabii olduğu mahkemeden başka bir mercii önüne çıkarılamayacağı”, ve Anayasanın 142. maddesinde düzenlenen “Mahkemelerin kuruluş, görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenebileceği” ne ilişkin temel kurallara aykırıdır.
Sigorta şirketinin Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin gerek 2918 sayılı yasada, gerek mülga 1086 sayılı HUMK ve gerekse mer’i 6100 sayılı HMK‘da bir hüküm olmadığı gibi bu konuda hiçbir yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
Sayın çoğunluğun, yorum yolu ile Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri mahkemesini yetkili olarak kabulü, tüzük veya yönetmelik hükmü ile yetki kuralı konulamayacağı gibi davalının kıyas yolu ile kanunen yetkili mahkemeden başka bir mahkeme önünde kendisini savunmaya zorlanamayacağı ilkeleri ile de bağdaşmamaktadır.
Nitekim YİBK 1977/4-4 sayı ve YİBHGK 21.02.2014 gün 2013/1 esas 2014/1 karar sayılı kararları ile de Anayasal düzenlemelere paralel olarak mahkemelerin görev ve yetkilerinin kıyas ve yorum yolu ile genişletilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde şirket merkezi – şube – acentenin yerleşim yerinin yetkili kılınmasının nedeni, şirket merkezi – şube – acentenin işlem ve eylemlerine hukuki değer izafe edilmesi, hukuki statülerinin bulunmasından ileri gelmektedir.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanununda, sigorta şirketlerinin kuruluş, teşkilat, yönetim, çalışma esas ve usulleri ile faaliyetlerinin sona ermesi ve denetlenmesine ilişkin hususlar düzenlenmesine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda da Anonim şirket, kooperatif, acente ve şubelerle ilgili hükümler bulunmasına rağmen Bölge Müdürlüğü ile ilgili bir düzenleme hiçbir yasa da yer almamaktadır.
Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin “Bölge Müdürlükleri, Şubeler ve Temsilcilikler” başlıklı 10. maddesindeki “Şirketlerin, Bölge Müdürlükleri ve Şube Açmak suretiyle yurt içinde teşkilatlanması, yurt dışında şube veya temsilcilik açması ile ilgili diğer mevzuat hükümlerinin saklı kalması kaydıyla serbest olduğuna” ilişkin hükmü, 2918 sayılı yasanın 110/2. maddesinin yorum yolu ile genişletilerek Bölge Müdürlüğünün yerleşim yerinin de uyuşmazlıkta yetkili olduğunu kabul etmek için yasal bir dayanak teşkil etmemektedir.
Açıklanan nedenlerle;
2918 sayılı yasanın 110/2. maddesinde öngörülen “şirket merkezi veya şube veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemesi veya kazanın vuku bulduğu yer mahkemesi dışında yorum yolu ile Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkisinin kabulü, T.C. Anayasasının 6, 37 ve 142. maddelerindeki temel hükümler ile YİBK 1977/4-4 ve YİBHGK 21.02.2014 gün 2013/1 esas 2014/1 karar sayılı kararlarına aykırıdır.
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Davalı süresi içinde ve usulüne uygun bir şekilde yetki itirazında bulunmazsa davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.
Eldeki davada davalılar E.. İnş. Ltd. Şti ve M.. Ö.. vekili, süresinde yetki itirazında bulunmuş, ancak davalı Işık Sigorta AŞ vekili yasal sürede yetki itirazında bulunmamış, diğer davalı Axa Sigorta A.Ş vekili ise yetki itirazında bulunmadığından davalı sigorta şirketleri için mahkemenin yetkisi kesinleşmiştir.
Davacılardan T.. O.. Adana’da ikamet etmekte olup kaza Kadirli’de meydana gelmiş, dava ise Adana’da açılmıştır.
HMK 7/1 maddesine göre dava, dava dilekçesi ile birden fazla davalıya yöneltilmiş ise davalılardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılabilir.
HMK 7/2 maddesine göre; Birden fazla davalının bulunduğu hallerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.
Yukarıda açıklandığı üzere; bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Somut olayda; davacılar, Adana’da dava açmış olup HMK 7/2.maddesinde belirtilen şekilde davanın davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla Adana’da açıldığı iddia edilip ispatlanamadığından davanın esasının incelenelerek sonucuna göre karar verilmesi gekirken yetkisizlik kararı verilmesi bozma nedeni olup mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekirken davalı sigorta şirketlerinin bölge müdürlüğünün bulunduğu yerde dava açılması nedeniyle mahkemenin yetkili olduğu gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.