YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11804
KARAR NO : 2014/15931
KARAR TARİHİ : 13.11.2014
MAHKEMESİ :Hopa Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ :05/12/2012
NUMARASI :2007/158-2012/245
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın sebebiyet verdiği kazada müvekkillerinin desteğinin öldüğünü açıklayıp ıslah ile artırılan toplam 252.887,14 TL maddi, 250.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, davanın kısmen kabulü ile davacı T.. Y.. için 63,221,78 TL maddi, 60.000,00 TL manevi, O.. Y.. için 94.832,67 TL maddi, 60.000,00 TL manevi, C.. Y.. için 94.832,67 TL maddi, 60.000,00 TL manevi, O.. Y.. ve Ü.. Y.. için 20.000,00’er TL manevi, T.. Y.., L..Y.. ve C.. Y.. için 10.000,00’er TL manevi tazminatın tahsiline, O.. Y.. ve Ü.. Y..’ın maddi tazminat talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu destekten yoksun kalma nedeni ile maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.
10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğünün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İBK’nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK.’nun 381.- 389. maddelerinde (6100 sayılı HMK m. 294 – 297), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK m. 297/II); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta, yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 05.12.2012 tarihli kısa kararda “Maddi tazminat yönünden; davanın kısmen kabulü ile; davacılardan kendi adına asaleten küçük çocuklar Cansu ve Onur yönünden davanın kabulüne, Orhan ve Ülker yönünden talebinin reddine, manevi tazminat yönünden; davanın kabulüne, sair hususların gerekçeli kararda belirtilmesine,” denildiği ve her bir davacı için hükmedilen tazminat miktarlarının kısa kararda belirtilmediği, hükmedilen tazminat miktarlarının gerekçeli kararda ayrıntılı şekilde yazıldığı görülmektedir. Bu durum HMK’nin 294/3.maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Bozma neden ve şekline göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu aşamada davacılar vekilinin ve davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalılara geri verilmesine 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.