Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/11484 E. 2014/14914 K. 03.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11484
KARAR NO : 2014/14914
KARAR TARİHİ : 03.11.2014

MAHKEMESİ : Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/03/2013
NUMARASI : 2011/128-2013/73

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, müvekkillerinin desteği Re.. A..’nın sevk ve idaresindeki araca, davalı tarafından trafik sigorta poliçesi ile sigortalanan aracın 21/12/2010 tarihinde çarpması nedeniyle desteğin vefat ettiğini, kazada desteğin kusurunun bulunmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı Afiye için 650,00 TL, diğer her bir davacı için ayrı ayrı 50,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 04/02/2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, trafik sigortası poliçe limitinin azami 175.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, sigortalı aracın kusuru oranında sorumluluklarının olabileceğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak, ceza davasında kesinleşen kusur durumuna göre desteğin asli, sigortalı araç sürücüsünün tali kusurlu olduğu, tam kusura göre davacılar Afiye’nin 88.609,36 TL, Hasmin’in 13.771,02 TL, Emirhan’ın 7.646,01 TL, Nuran’ın 6.428,77 TL, Canısı’nın 5.487,86 TL, Mahsun’un 4.898,06 TL, Nazlı’nın 4.331,21 TL, Emrah’ın ise 1.738,74 TL miktarında destek zararının olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece tarafların kusuru konusunda Emekli Başkomiser S.. T..’tan alınan bilirkişi raporunda destek Remezan’ın tam kusurlu, davalı tarafından sigortalanan aracın sürücüsünün kusursuz olduğu belirtilmiş, ancak ceza dosyasındaki kusur durumunun kesinleştiğinden bahisle ceza dosyasındaki kabule dayanılarak hüküm kurulmuştur.
Ceza dosyasında keşif sonucu trafik polisinden alınan kusur raporunda müteveffa desteğin asli, davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün tali kusurlu olduğu bildirilmiş, tali kusurlu sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 5271 sayılı CMK’nın 23.maddesinde belirtilen hükümlerden değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, CMK’nın 223.maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu tür kararların yasa yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan söz edilemeyecektir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.05.2011 gün ve 2011/4-61, E., 2011/79 K; 06.10.2009 gün ve 2009/4-169 E, 2009/223 K sayılı ilamları).
Bu açıklamalar ışığında 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53.maddesine ilişkin değerlendirmeye gelince; “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamıyla bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla da mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmünden anlaşılacağı üzere ceza mahkemesi kararının maddi olgu yönüyle kesinleşmiş olması gerekir. Eğer bu yönden kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı bulunmuyorsa, hukuk hakimini bağlayacak bir ceza mahkemesi kararından da söz etmek mümkün değildir.
Somut olaya bakıldığında maddi olgunun belirlenmesi yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hakimini bağlamayacağının kabulü gerekir.(YHGK’nun 1.2.2012 gün 2011-19/639 E, 2012/30 K. sayılı ilamı)
O halde mahkemece ceza dosyasındaki ve iş bu davadaki farklı kusur durumuna ilişkin bilirkişi raporları arasında çelişkilerin giderilmesi amacıyla, İstanbul Teknik Üniversitesi makine-trafik kürsüsünden ya da Karayolları Genel Müdürlüğü trafik-fen alanında uzman kişilerden oluşacak bilirkişi heyetinden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, davalı tarafın kusur durumuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayanılarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2) Kabule göre, mahkemece kazada desteğin asli, davalı tarafından sigortalanan aracın sürücüsünün tali kusurlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, gerekçede tam kusura göre hesaplanan tazminat miktarının açıklanmasıyla yetinilerek, davacıların kabul edilecek kusur oranına göre talep edebilecekleri tazminat miktarının açıkça belirlenmemesi doğru olmamıştır.
3) Yine kabule göre, davacıların birlikte dava açmaları objektif dava birleşmesi niteliğinde olup davacılar ihtiyari dava arkadaşı konumundadırlar. Bu halde, mahkemece her bir davacı lehine hükmedilen tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin ilgili hükümleri gereğince ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunması gerekirken davacılar için tek vekalet ücretine hükmolunması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı A.. A.. yararına, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 3.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.