Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/11334 E. 2014/15018 K. 04.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11334
KARAR NO : 2014/15018
KARAR TARİHİ : 04.11.2014

MAHKEMESİ : Merzifon Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2012
NUMARASI : 2011/498-2012/603

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, davacıların oğlu ve kardeşi olan E.. B.. idaresinde bulunan araç ile yaptığı tek taraflı kazada E.. B ve araçta bulunan davacıların kızı ve kardeşi S.. B..’in vefat ettiğini, davalı idaresinin kaza yerinde yeterli uyarı ve işaretlemeleri yapmaması nedeniyle kusurlu olduğunu belirterek çocuklarının ölümü nedeniyle anne ve baba için ayrı ayrı 50.000 TL. kardeş için 30.000 TL. manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, kusur oranını ve talep edilen tazminatı kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre davacı anne ve baba için 15.000 TL. kardeş için 10.000 TL. manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davacılar vekili, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine işbu davayı karayolu üzerinde yeterli uyarı ve işaretlemelerin yapılmaması nedeniyle hizmet kusuruna dayanarak dava açmıştır.
Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.
Kamu hizmetlerini yürütmekte görevli bir kamu kurum veya kuruluşunun kendisini görevli kılan kanunlarda gösterilen hizmetlerden birinin yürütülmesi sırasında hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi sebebiyle kişilere verdiği zararın tazmini istemine ilişkin davada, kamu hizmetinin yöntemine uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun olarak işletilip işletilmediğinin ve hizmet kusuruyla zarara sebep olunup olunmadığının saptanmasının idari yargı yerine ait olduğu tartışmasızdır.
Davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün yükümlü bulundukları kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. İdarenin, yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanırken oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanmakta olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayanılarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’nun 2. maddesi hükmü uyarınca, idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir.
Dava konusu olayda yolda gerekli yol güvenliği ve işaretleme önlemlerini almayan davalı aleyhine hizmet kusuruna dayanılarak dava açıldığından, mahkemece, adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ;Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar ve davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 04.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.