YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11293
KARAR NO : 2014/16104
KARAR TARİHİ : 17.11.2014
MAHKEMESİ : Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/01/2013
NUMARASI : 2010/206-2013/69
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalılar C.. K.. ve Yeşim Koyunbaba vekili ile davalı ..Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, müvekkillerinin desteği A..K..’nın sürücüsü olduğu motosiklete çarpması sonucu ölümüne neden olduğunu belirterek ıslahla birlikte davacılar için toplam 87.666,48 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan, davacılar için ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar Y.. K.. ve C.. K..’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; maddi tazminat talebinin kabulü ile davacı Sebahattin için 44.826,46 TL, davacı Gülsüm için 42.840,02 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı Sebahattin için 15.000,00 TL, davacı Gülsüm için 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar C.. K.. ve Yeşim Koyunbaba’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalılar C.. K.. ve Yeşim Koyunbaba vekili ile davalı sigorta şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekili ve davalılar C.. K.. ve Yeşim Koyunbaba vekili ile davalı Ankara Anonim Türk Sigorta Şirketi vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu evladın ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğunun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacılar için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
3-Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nın 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut olayda, desteğin çiftçilik yaptığı, okul servisi işi yaptığı, hayvan alım-satımı ile uğraştığı iddia edilmiş, bu hususta tanıklar dinlenmiş olup aktüerya raporunda desteğin aylık asgari ücretin 4.11 katı gelir elde ettiği kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. O halde mahkemece, destek adına kayıtlı taşınmaz tapu kayıtlarının getirtilmesi, okul servisi yaptığına dair delillerin istenilmesi, iddianın ispat edilmesi halinde giderler hariç aylık kazancının hesaplanması için gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılması ve yapılan işin özelliği, desteğin tecrübesi gözetilerek bedensel ve yönetsel katkısı belirlenip, desteğin yerine başkasının çalıştırılması olanağı gözönüne alınarak ona yapılacak ya da yapılması gereken ücret temel esas alınarak bu miktar üzerinden destek zararının hesaplanması gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
4-Mahkemece hükme esas alınan aktüerya raporunda, davalı sigorta şirketi tarafından davacılara yapılan ödeme güncelleme yapılmadan mahsup edilmiştir. Oysa, davalı şirket tarafından yapılan ödemeyi destekten yoksun kalma tazminatı hesabı yapılmadan önce alan davacılar, hesap tarihine kadar geçen süre nedeni ile aldığı paranın yasal faizi kadar kazanım elde etmiştir. Zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacılara yapılan ödemenin, ödeme günü ile destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizinin de ödeme tutarı ile birlikte hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından indirilmesi gerekir.
5-2918 Sayılı KTK’nin 99/1 maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2 maddesi gereğince trafik sigortacısının zarar giderim yükümlülüğünün süresi, rizikonun ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya iletildiği tarihten itibaren 8 işgünü olarak belirlenmiştir. Bu sebeple usulüne uygun bir başvuru yapılıp yasada belirlenen süre dolmadan trafik sigortacısı bakımından alacağın muacceliyetinden ve dolayısıyla temerrüdünden söz edilemez.
Bu durumda mahkemece, davacılar vekilinden davalı sigorta şirketine usulüne uygun olarak başvuru yapılıp yapılmadığının sorulması, başvuru mevcutsa başvurunun tebliğine ilişkin belgelerin istenip ibraz edildiğinde tespit edilecek tarihe 8 iş günü eklenmek suretiyle bulunacak tarihten, başvuru yoksa dava tarihinden itibaren davalı sigorta şirketinin temerrüt faizinden sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
Kabule göre de;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/2 maddesine göre manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi halinde davalı lehine hükmedilecek nisbi vekalet ücreti davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini geçemez. Manevi tazminat isteminin reddedilen kısmı kabul edilen kısmından fazladır. Davacılar yararına manevi tazminat yönünden 3.550,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olup davalılar C.. K.. ve Yeşim Koyunbaba yararına da aynı miktarda vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 8.050,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ve davalılar C.. K.. ve Y.. K.. vekili ile davalı A.. Anonim Türk Sigorta Şirketi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, sonraki bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalılar C.. K.. ve Yeşim Koyunbaba vekili ile davalı A.. Anonim Türk Sigorta Şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalılara geri verilmesine 17/11/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.