Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/11215 E. 2014/13062 K. 30.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11215
KARAR NO : 2014/13062
KARAR TARİHİ : 30.09.2014

MAHKEMESİ : Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/02/2013
NUMARASI : 2010/309-2013/46

Taraflar arasındaki manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalı B.AŞ. vekili ve E.. Y.. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın 04.09.2005 tarihinde, müvekkillerinin aracına kusurlu olarak çarpması sonucu meydana gelen kazada müvekkillerinin yaralandığını, müvekkili Okan’ın kazadan dolayı yaşadığı korku ve stres yüzünden şeker hastalığına yakalandığını, Saliha’nın ise baş, omuz ve göğüs ağrıları çektiğini belirterek, her bir davacı için 10.000’er TL olmak üzere toplam 20.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı B. AŞ. vekili, kazanın oluşumunda müvekkiline ait aracın sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, davacı Okan’ın şeker hastalığının kaza ile ilgisinin olamayacağını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı Erkan, kaza sonrasında hemen hastaneye sevk edilen davalılarda herhangi bir rahatsızlığın olmadığının tespit edildiğini, kazadan uzun süre sonra ileri sürülen talebin yerinde olmayıp maddi çıkar elde etme amaçlı olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacılar için ayrı ayrı 5.000’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı B. AŞ. vekili ve E.. Y.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat,
zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda, kazanın hemen sonrasında davacı Saliha hakkında düzenlenen 04.09.2005 tarihli kesin raporda “sol yanakta 2 cm çaplı yüzeysel kesi”; Okan hakkında düzenlenen kesin raporda ise “sağ dizde 3 cm çaplı şişlik” bulunduğu tespit edilmiş, 02.03.2012 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda, Okan’ın kaza sırasındaki yaralanmasının şeker hastalığına neden oluşturmayacağı belirtilmiştir. Öte yandan her iki davacı tarafından kaza nedeniyle tedavi gördüklerine dair herhangi bir delil ibraz edilmiş değildir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı E.. Y.. ve davalı B. AŞ. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar B.A.Ş ve E.. Y..’ya geri verilmesine 30.9.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.