Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/10917 E. 2014/14986 K. 03.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10917
KARAR NO : 2014/14986
KARAR TARİHİ : 03.11.2014

MAHKEMESİ : Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/02/2013
NUMARASI : 2010/400-2013/85

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın konusuz kaldığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı Hazine vekili, davalı borçlu Şirket aleyhine 6183 sayalı Yasa uyarınca, icra takibi yaptıklarını, davalı şirkete gönderilen haciz ihbarnamesine verilen cevapta, borçlu şirketin hak ve alacağının olmadığı belirtilmiş olmasına rağmen, ilgilinin hesabında yapılan kontrolde borçludan 230.000,00 TL mal ve hizmet alımı yaptığı tesbit edildiğinden, 6183 sayılı Yasa’nın 79/6 maddesi uyarınca 165.400,00 TL amme alacağının davalıdan yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, haksız açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı borçlu tarafından 6111 Sayılı Kanun kapsamında borcun yapılandırıldığı gerekçesi ile davanın konusuz kaldığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 6183 sayılı Yasa’nın 79/6 maddesine dayanılarak açılmış alacak istemine ilişkindir.
1-Maliye Hazinesi tarafından yapılan takip sonucu borçlu ile 6111 sayılı Kanun gereğince yapılandırma sözleşmesi imzalanmıştır.
Ancak adı geçen Kanun uygulamasında, yapılandırmanın, davacı tarafça açılmış tasarrufun iptali davalarını durduracağı ya da ertelemesini sağlayacağı yolunda bir hüküm bulunmamaktadır. Buna ilaveten 6111 sayılı Kanun’a dayalı olarak 14/03/2011 tarihinde çıkarılan 2011/1 nolu iç genelgede de 6111 sayılı Kanuna göre borçlarını ödemek üzere başvuruda bulunan mükelleflerin borçlarının, Kanun ile ödeme
planına bağlandığından, haklarında bu borçlar nedeniyle cebren tahsil işlemleri yapılmayacağı, Kanunun yayımlandığı 25/2/2011 tarihinden önce uygulanmış hacizler ve bu hacizlere dayanılarak başlatılan satış işlemlerinin durdurulacağı diğer taraftan borçları, anılan Kanun gereğince taksitlendirilen mükelleflerin, Kanun hükümlerini ihlal etmeleri halinde ise durdurulan cebren tahsil işlemlerinin yeniden başlatılacağı belirtilmiştir. Özetle, 6111 sayılı Kanun uygulaması gereği olarak borcun yeniden yapılandırılması işleminin, açılmış davaları durdurmayacağı ancak İdare’nin takdiri ile icra işlemlerinin yapılandırma sözleşmesi ihlal edilmediği sürece ertelenebileceği açıktır.
Kaldıki, somut olayda, 17.05.2012 tarihli vergi idaresinin yazısından borçlunun yapılandırma ile ödemesi gereken 3-5-6-9 aylarını taksitlerinin ödenmediğinden yapılandırma hakkını kaybettiğide anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece davaya devam edilerek hasıl olacak duruma göre bir karar verilmesi yerine yazılı gerekçe ile davanın konusuz kaldığından bahisle hüküm kurulması doğru değildir.
2-Kabule göre ise, kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının uyumlu olması gerekmektedir. Mahkemece, karar gerekçesinde davanın açlmasına davalı sebebiyet verdiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmediği belirtilmesine rağmen, hümü fıkrasında davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi ve yargılama gideri ile ilgil hükümde de çelişkiye düşülmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 03.11.2014 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.