Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/10297 E. 2014/2113 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10297
KARAR NO : 2014/2113
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

MAHKEMESİ : İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/11/2012
NUMARASI : 2010/26-2012/303

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili F.. S..’nin müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borçlunun annesinden kendisine kalması gereken miras payından diğer davalılar lehine feragat ettiğini öne sürerek yapılan feragat sözleşmesinin ve bu sözleşmeye dayalı olarak davalılar K.. S.. ve Doris Sayek adına oluşturulan tapu kayıtlarının BK.nın 18. maddesi uyarınca iptalini talep etmiştir.
Davalılar cevap vermemiştir.
Mahkemece, muvazaanın kanıtlanamaması ve mirastan feragat sözleşmesinin usulüne uygun biçimde yapılması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.İİK.nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1 ). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genellikle, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda davacı tarafından borçlu davalı F.. S.. aleyhine 21.05.2007 tanzim tarihli senede dayalı olarak icra takibi yapılmış ve borçlunun aciz haline ilişkin olarak 28.06.2011 tarihli aciz vesikası alınarak dosyaya ibraz edilmiş, borçlu ise borcun doğum tarihinden sonra annesinden kendisine kalması gereken miras payından 26.09.2007 tarihli sözleşme ile diğer mirasçılar lehine feragat etmiştir. Böylece borçlu davalının mal varlığına girmesi gereken miras payından feragat edilerek bu miras payından alacaklıların alacağını tahsil etmesi angellenmiştir. Bu durumda mahkemece davalıların kardeş olması nedeniyle davanın İİK.nın 278 ve 280. maddeleri uyarınca kabulü gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.