Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/8652 E. 2012/12762 K. 19.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/8652
KARAR NO : 2012/12762
KARAR TARİHİ : 19.11.2012

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait davalıya kasko sigortalı aracın tek taraflı trafik kazası sonucu hasarlandığını belirtip davalı … şirketinin hasar bedelini olayın beyan edildiği şekilde olmadığı ve kasko sigortası teminat kapsamında bulunmadığı iddiasıyla ödemediğini bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 22.000,00 TL hasar bedelinin olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … şirketi vekili, sigortalı tarafından hasarın oluşumuna dair ihbarın geç yapılarak delillerin karartıldığını, kazanın ve hasarın oluşumuna dair inceleme yapma ihtimalinin ortadan kaldırıldığını ve rizikonun gerçekleştiğine ilişkin doğru ihbar mükellefiyetinin kasten yerine getirilmediğini bildirip ispat külfetinin yer değiştirdiğini belirterek hasar miktarına itiraz etmiş ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre kazanın oluş şekli, zamanı ve aracın kim tarafından kullanıldığı hususlarında ciddi tereddütler oluştuğu, davacı tarafın iddialarının toplanan bu veriler karşısında hayatın olağan akışına uygun düşmediği, sigortalının doğru beyanda bulunma yükümlülüğünü yerine getirmediği ve sonuç olarak meydana gelen hasarın teminat kapsamı dışında olduğunun kabulü gerekeceği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.

Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindedir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veyaracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan TTK.nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değilde, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarınn A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda açıklanan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının B.1.5 maddesi ve TTK.nun 1292/3 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkca aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla rizikonun teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olaya bakıldığında; resmi görevli jandarma görevlilerince düzenlenen 31.08.2008 günlü tutanakta karayolu üzerinde bulunan orman kampı içerisinde … isimli şahsın kullandığı sigortalı aracın yoldan çıkarak iki takla attığı, araçta maddi zararın meydana geldiği, şahısta herhangi bir yaralanmanın olmadığı belirtilmiştir. Araç sürücüsü olduğu ileri sürülen …’e ilişkin alkol raporunda alkolsüz
olduğu tespit edilmiş, yeterli sürücü belgesi olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında dinlenilen davacı tanığı … sigortalı aracın kendi kullanımındayken aracın sol tarafındaki lastiğinin toprak kayması sonucu yoldan çıktığını ve birkaç kez takla attıktan sonra ağaçlara takılarak durduğunu bildirmiştir.
Bu durumda ve dosya içindeki bilgi ve belgelere göre, poliçe geçerlilik süresi içinde sigortalı aracın hasara uğradığını kabul etmek gerektiği gibi, sürücünün başka kişi olup sürücü değişikliği yapıldığı ya da hasarın belirtilen zaman, yer ve şekilde değil de başka şekilde meydana geldiği, ispat yükü kendisinde olan davalı … şirketince ispat edilmelidir. Davalı sigortacı tarafından rizikonun gerçekleşme şeklinin kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak bildirildiği soyut iddialar dışında somut delillerle kanıtlanabilmiş değildir.
O halde dava konusu hasarın kasko sigortası teminat kapsamında kaldığı kabul edilerek, sigortalı araçta oluşan gerçek zarar yönünden tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.