YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/8086
KARAR NO : 2012/12473
KARAR TARİHİ : 13.11.2012
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; dava dışı temlik veren …Otomotiv Ltd. Şti.’ne ait aracın 16.11.2007 tarihinde davalı …’a satılarak teslim edildiğini, aracın davalı …’in yönetiminde bulunduğu sırada meydana gelen kazada hasarlandığını, hasardan davalı …’ın sözleşme gereğince, davalı …’in de haksız fiil faili olarak sorumlu olduklarını, tamir masraflarının ruhsat sahibi… Otomotiv … Ltd. Şti.’ne ödendiğini ve adı geçen tarafından talep hakkının müvekkili sigortacıya temlik edildiğini belirterek, 32.255,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve mateselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ; Aracın 16.11.2007 tarihli senet ile …’ye satılıp teslim edildiğini, … tarafından kendisine verilen araçla seyir halindeyken kazanın meydana geldiğini, kaza sonucu meydana gelen hasarın davacı … tarafından ruhsat sahibi… Otomotiv Ltd. Şti.’ne ödendiğini, kazanın meydana gelmesine teminat dışı sayılan hallerden herhangi birisinin neden olmadığını, kasko sigortacısının ödediği zararı sürücüden isteyemeyeceğini, kendisinin satış sözleşmesinin tarafı olmadığından sorumlu tutulamayacağını, meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığını, talep edilen miktarın fahiş olduğunu öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; Davalı …’nin işleten olduğu ve araç üzerinde fiili tasarrufunun bulunduğu iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle bu davalıya yönelik davanın
reddine, davalı … e yönelik davanın kabulü ile 32.255,00 TL tazminatın 26.03.2008 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı … … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Usul yasası hükümlerine göre, kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim iki tarafın iddia ve müdafalarını beyan etmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (HUMK. madde 73). Yani başka bir deyişle, taraf teşkili sağlanmadan mahkeme hakiminin yargılama yapması mümkün değildir. Taraf teşkili davanın görülebilme koşullarından olup mahkemece yargılamanın her aşamasında resen göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda, davalı … …’in 04.02.2009 tarihli celsede dava dilekçesinin tebliğ edildiği adreste oturmadığını beyan ederek mahkemeye yeni adresini bildirdiği, davanın takipsizlik nedeniyle işlemden kaldırıldığı 01.12.2010 tarihinden sonra yenilenmesi üzerine yenileme dilekçesinin ve sonrasındaki tüm tebligatlarla birlikte gerekçeli kararın da davalının oturmadığını bildirdiği adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu öngörülmüştür.
Hal böyle olunca, davalının bildirdiği yeni adresi yerine oturmadığını bildirdiği adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca yapılan tebligat geçersizdir. Bu nedenle, mahkemece davalının yokluğunda yargılama yapılarak davanın sonuçlandırılmasına usulen olanak yoktur.
Bu itibarla; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. ve karar tarihinde yürürlükte bulunan HUMK.’nun 73. maddeleri gereğince, davalı vekilinin temyiz itirazı haklı görülerek kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … … vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı … …’e geri verilmesine 13.11.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.