Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/7683 E. 2012/13201 K. 28.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/7683
KARAR NO : 2012/13201
KARAR TARİHİ : 28.11.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar … ve … ve … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu … Pet. Ür. San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine vergi borcundan ötürü icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ileri sürerek davalı borçlu şirket ortakları …, … ve …’in adlarına kayıtlı şirket hisselerini mal kaçırma amaçlı davalılar … ve …’a sattıklarını belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece tüm evrak kapsamından bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı şirketin vergi borcu için 6183 sayılı Yasa uyarınca takip yapıldığı ve borç tarihinden sonra şirket yetkilileri ve hissedarları …’un şirket hisselerini tüm aktif ve pasifleri ile birlikte devrettikleri, hisse devrinin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalılar … ve
… ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
6183 sayılı Yasa uyarınca borçlunun iptale tabi tasarrufları 27, 28, 29 ve 30. maddelerinde düzenlenmiş olup, sözkonusu hükümler gereğince açılan iptal davası borçlunun alacaklılarına zarar veren bazı tasarruflarını alacaklı davacı bakımından alacağı oranında hükümsüz hale getirmeye yarayan ve borçluların haciz ve iflas gibi tasarruf yetkilerinin kısıtlanmasından önce alacaklılarından mal kaçırmak kastı ile kötü niyetle yapmış oldukları hukuki işlemleri davacı alacaklı bakımından hükümsüz sayarak borçlunun mal varlığından çıkardığı mal üzerinde alacaklının cebri icra yolu ile alacağını elde etmesini sağlayan bir davadır. Sözkonusu iptale tabi tasarrufları düzenleyen yasa maddeleri gözönüne alındığında borçlu ile tasarrufta bulunan 3. kişi arasındaki iptale tabi tasarruflar ivazsız tasarruflar başlığı altında 27. maddesi, bağışlama sayılan tasarruflar başlığı altında 28. maddesi ve hükümsüz sayılan diğer tasarruflar başlığı altında 29. maddesinde düzenlendiği görülmektedir. Yasanın 30. maddesinde borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde, amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadıyla borçlu tarafından yapılan bir taraf muameleyle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muamelelerin hükümsüz olduğu öngörülmüştür. Bu yasada hüküm bulunmayan hallerde uygulanması gereken İİK. 280/IV maddesinde de “ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamının veya mühim bir kısmını satın alan kişinin borçlunun alacaklılarına ızrar kastıyla” hareket ettiğini bildiği kabul edilmiş ve karinenin aksinin ispatı gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda davaya konu edilen tasarruf, borçlu davalı …, … ve …’e ait şirket payının diğer davalılar … ve …’a düşük bedelle ve muvazaalı olarak satılmasıdır. Mahkemece, şirket hisselerinin tüm aktif ve pasifleri ile birlikte borçlu davalılarca devredilmesinin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de tasarrufun iptali nedenleri gerekçeleri ile ortaya konulmamış olduğu gibi yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Bu nedenle dava şartlarının
oluşmasından sonra, tasarrufa konu edilen şirket paylarının tasarruf tarihindeki değerlerinin saptanarak, satış değeri ile gerçek değeri arasında fahiş fark olup olmadığının belirlenmesi, davalılar arasında akrabalık, iş arkadaşlığı, komşuluk gibi bir yakınlığın olup olmadığının araştırılması, davalı 3. kişi olan … ve …’ın borçlunun alacaklılardan mal kaçırma kastını bilebilecek durumda olup olmadığının tespiti, şirket paylarının satışının İİK’nın 280/son maddesinde yazılı olan ticari işletmenin devri niteliğinde olup olmadığı ve davada 6183 sayılı Yasanın 27, 28, 29 ve 30. maddelerindeki iptal koşullarının ayrı ayrı tartışılıp toplanan ve toplanacak tüm delillerin hep birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar …, … ve …’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma gerekçesine göre davacı vekilinin temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar …, … ve …’e geri verilmesine 28.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.