Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/7523 E. 2012/8290 K. 28.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/7523
KARAR NO : 2012/8290
KARAR TARİHİ : 28.06.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirkete trafik sigortalı, davalı … adına kayıtlı aracın oto kiralama işyerinin işleteni olan diğer davalı … tarafından 3.kişiye kiralandığını, ehliyetsiz ve 95 promil alkollü sürücü yönetiminde iken meydana gelen kazada 3.kişiye ait aracın hasarlandığını, %50 kusur oranına göre 5.934 TL hasar bedelinin zarar görene ödendiğini belirterek bu meblağın ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile davacılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin … Oto Kiralama şirketinin işleteni değil çalışanı olduğunu, görevi gereği davaya konu aracı…’a kiraladığını, bu şahsın ehliyetli olduğunu, ancak kiracı tarafından aracın dava dışı…’ın kullanımına verildiğini, müvekkilinin işleten sıfatının ve sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davalı … hakkındaki davanın husumetten reddine, davalı … hakkındaki davanın kabulü ile 5.934 TL.nın ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile bu davalıdan tahsilinen karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, … sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı
merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. T.C. 1982 Anayasası’nın 36. ve HUMK.nun 73.maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, mahkeme tarafları dinlenmeden onları, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez.
Değinilen işlemleri nedeniyle tebligat bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Bu nedenle tebliğ ile ilgili 7201 Sayılı Tebligat Kanunu ve Tüzüğü hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve Tüzüğün amacı tebliğin muhatabına uluşması konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca kanun ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.
Kural olarak tebligat tebliğ yapılacak kişiye bilinen en son adresinde yapılır. (Teb. K.md.10) Tebliği alacak kişi bu adreste bulunmamışsa tebliğ memuru bulunabileceği yeri araştırır. Bulamazsa durumu mahalle, köy muhtarlıklarına doğruluğunu onaylatmak suretiyle tesbit eder. (Teb.K.md.28) Bu husus tebliği çıkaran kuruluşa bildirilir. İlgili kuruluş tebligatı alacak kişi memursa veya esnafsa adreslerini mensubu olduğu teşkilatlartdan sorarak öğrenmeye çalışır. (Tebl.Tüz.Md.13) Yapılan soruşturmaya rağmen ikametgahı oturduğu yer veya işyeri bulunamamışsa bu halde kişinin adresinin meçhul olduğu kabul edilerek (Tb.Tüz.Md.46) ilanen tebliğe karar verilebilir. (Yargıtay HGK.nun 22.12.2004 tarih 2004/12-765 E. 2004/730 K.sayılı kararı)
Savunma hakkı ile sıkı sıkıya ilişkili olan adres araştırmasının zabıtaya yaptırılan bir inceleme ile sınırlı tutulmasının hakkın kısıtlanmasına yol açacağı kuşkusuzdur. O halde adres araştırmasının geniş bir çerçeve içinde ele alınması soruşturmanın çok yanlı ve özellikle kanuni karine ile tesbit edilen ikametgahta yapılması gerekir. Yapılan soruşturma ile adres tesbiti imkanı bulunamamışsa ilanen tebliğ zorunlu hale gelir.
Somut olayda davalı …’a dava dilekçesi … poliçesinde belirtelin “… Mete Cad. … İşhanı No:4 Daire 15 …/…” adresinde daimi çalışanı işçisi Sevda Torun imzasına tebliğ edilmiş davalı duruşmalara katılmadığı gibi davaya yazılı olarakta cevap vermemiş, bu davalının yokluğunda yargılama yapılarak dava sonuçlandırılmıştır. Aynı adres itibariyle tebliğe gönderilen mahkeme kararı (gerekçeli karar) davalının bu adreste tanın-
madığından bahisle iade edilmiştir. Davalı … vekili, müvekkilinin davadan ve karardan davacı vekilinin kendisini telefonla arayarak hakkında ilamlı icra takibine başlandığı hususunda bilgi vermesi üzerine haberdar olduğunu, müvekkilinin dava dilekçesinin tebliğ edildiği Kayseri adresinde hiç bulunmadığını, müvekkilinin gerek uzun yıllardır ikamet ettiği, gerekse resmi kurum ve kuruluş kayıtlarında bilinen tebligat adresinin “… Mah. … Cad. No:28 …/…” adresi olduğunu, müvekkiline usulüne uygun şekilde tebligat yapılmadığını, taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğini belirterek hükmü temyiz etmiştir. Gerçekten bir kısmı dosyada mevcut ve davalı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde ibraz ettiği ikametgah senedi, davaya konu aracın davalı tarafından alındığına dair 25.8.2004 tarihli noterde düzenlenen kati taşıt satış sözleşmesi, aracın trafik kaydı, yine noterde düzenlenen 5.6.2005 tarihli aracın satışı için davalı tarafından 3.kişilere verilen vekaletnameye göre davalının ikamet adresinin … olduğu anlaşılmış, bu hususta araştırma yapılması için dosyanın geri çevrilmesi üzerine verilen cevaplardan ve ekli belgelerden dava dilekçesinin tebliğ tarihinde dahi davalının …’da ikamet ettiği görülmüştür.
Dava dilekçesi davalıya usulünce tebliğ edilmemiş, taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapılmış ve hüküm kurulmuştur. Bu durumda mahkemece, davalı … vekiline dava dilekçesinin ve duruşma gününün usulüne uygun biçimde tebliği ile taraf teşkili sağlanarak davalının savunmasına ilişkin delillerin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde savunma hakkını kasıtlar şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebi ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …’a geri verilmesine 28.6.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.