Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/7284 E. 2013/7365 K. 21.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/7284
KARAR NO : 2013/7365
KARAR TARİHİ : 21.05.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı … vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 21.5.2013 Salı günü davacı vekili Av. … ve davalı … vekili Av. … geldi. Diğer davalı taraftan gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunanlar vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı … Narenciye Paketleme ve Dış Tic. AŞ vekili, davalı borçlu … Tarım Doğal ve Organik Gıda Ür. San ve Tic. Ltd. Şti. vekili aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı …’a devrine ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı … vekili davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı borçlu usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, taşınmazın satışının, borçlu Şirket’in eski ortağı ve davalı borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişi olan kişiye yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
İcra ve İflas Kanununu 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava önkoşulu olup mahkemece res’en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz. Somut olayda taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapıldıktan sonra davacının alacağı doğmuştur.
Şahsi hak mahiyetinde olan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi tapu siciline şerh edilmediği sürece 3. kişiler açısından ayni etkinlik ve aleniyet kazanmaz. Ancak satış vaadi sözleşmelerinin tapuya şerh edilmesi halinde tasarrufun iptali davasına konu olabilirler. Bu halde üçüncü kişilere karşı ileri sürülebildiğinden bu işlemler için İİK.nun 284. maddesine göre 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde iptal davası açılabilmesi mümkündür. Bu durumda davacının alacağının doğum tarihinin tasarruf tarihinden önce olup olmadığı hususuna yönelik davacıdan varsa delilleri sorulup sonucuna göre bir karar verilmesi yerine eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan yönlerden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 990.00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı …’a verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …’a geri verilmesine 21.05.2013 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.