YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/709
KARAR NO : 2012/5141
KARAR TARİHİ : 25.04.2012
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalılar aleyhine murisleri …’nun borcundan dolayı icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ileri sürerek davalı borçluların üzerine kayıtlı taşınmazını mal kaçırma amaçlı davalı …’a sattıklarını belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ., ., ., ., . ve … vekili, aciz halinin oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı …’a usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece taşınmazın tapuda gösterilen değeri ile rayiç değer arasında önemli bir fark bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalı …’in borçlu davalılar , ve …’nun dayısı olma-
sına İİK’nın 278/III-1. bendinde bu derece yakın akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığının ve iptale tabi olduğunun öngörülmesine buna ilaveten davalı …’in, yeğenleri olan borçlu , ve ‘ın alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali gerekeceğine (İİK. 280/II) ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.
Yasanın iptal davasında davalı başlıklı 282. maddesi uyarınca iptal davalarının borçlu ve borçlu ile hukuki işlemde bulunan kimseler aleyhine açılması gerekir. Bunlardan başka, kötü niyet sahibi üçüncü şahıslar aleyhine de iptal davası açılabilir. Borçlu ve borçlu ile hukuki işlemde bulunan kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı söz konusu olup kural olarak zorunlu dava arkadaşlığının olduğu yerde sadece birisi hakkında dava açılmış ise diğeri hakkında ayrıca dava ikamesi gerekmeyip dava dilekçesinin hasım gösterilmeyen kişiye tebliğ ettirilerek taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Bu zorunluluk yasadan kaynaklanmış olup mahkemenin kendiliğinden bu hususu nazara alması gerekir. Somut olayda, davacı tarafça paylı mülkiyete tabi olan dava konusu 782 parsel sayılı taşınmazda Dilek’in satmış olduğu paya ilişkin tasarrufun iptali istendiği halde borçlu ile hukuki işlemde bulunan 3. kişi aleyhine dava açılmamış, bu pay satışı yönünden doğrudan 4. kişi davalı …’e dava yöneltilmiştir. Bu durumda iptali istenen tasarruf işlemini gerçekleştiren dava dışı 3. kişi Neriman Karagöz’e dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması ondan sonra işin esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
3-Ayrıca İptal davasının koşullarından biri de alacaklının elinde kesin (İİK.143) veya geçici (İİK.105/II) aciz belgesinin bulunması gerektiğidir. Kesin veya geçici aciz vesikasının bulunması, iptal davası için ön koşul ise de bunun davanın açılmasından önce alınması zorunlu değildir. Davanın açılmasından sonra alınabileceği gibi temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra karar düzeltme aşamasında
bile alınıp ibraz edilmesi yeterlidir. Borçlunun haczi kabil malının bulunmaması halinde bu durumu tespit eden haciz zaptı, geçici aciz belgesi niteliğinde kabul edilebilir. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.03.2005 gün, 2005/15-100-119 sayılı kararına göre, borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu durumu tespit eden haciz tutanağı geçici aciz vesikası niteliğindedir.
Somut olayda davacı tarafından dosyaya kesin aciz belgesi ibraz edilmemiştir. Mahkemece, aciz halinin mevcut olduğu kabul edilmiş ise de takip dosyasında dava konusu taşınmaz hissesini satan davalılar … ve …’nun yerleşim yerinde taşınır haczine yönelik işlem yapıldığına ilişkin tutanak bulunmamakta olup aciz halinin varlığı davanın koşullarından olması bakımından bu hususun re’sen araştırılması gerekir. Sözkonusu davalılar yönünden aciz halinin varlığının araştırılması, varsa davacının delillerinin toplanılarak değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 25.4.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.