Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/6219 E. 2013/4960 K. 04.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/6219
KARAR NO : 2013/4960
KARAR TARİHİ : 04.04.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalının Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortaladığı aracın, 28.09.2010 tarihinde neden olduğu trafik kazası sonucu bu araç içinde yolcu olarak bulunan ve müvekkillinin desteği olan … ‘ün yaşamını yitirdiğini, davalı … şirketi tarafından müvekkiline 19.02.2011 tarihinde 25.015,35 TL tazminat ödendiğini, ancak davacının destekten yoksun kalma zararının daha fazla olduğunu belirterek 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuştur. Davacı vekili tarafından 10.11.2011 tarihli ıslah dilekçesi verilerek yargılama sırasında düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminat istemi artırılmış ve sonuçta; desteğin çocuğu olan davacı için 3.350,00 TL maddi tazminat istenmiştir.
Davalı … şirketi vekili ise, müvekkili sigorta şirketi tarafından söz konusu kaza nedeniyle yapılan başvuru üzerine davacıya 19.02.2011 tarihinde 25.015,35 TL tazminat ödendiğini ve böylece davacının tüm zararının karşılandığını, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; “…davacının ibraname kapsamında aldığı miktarın güncellenmiş değeri ile gerçek zarar miktarı arasında açık bir oransızlık bulunmadığı, aldığı ödeme nedeniyle verdiği ibranamenin geçerli olduğu, davacının artık davalı … şirketinden talep hakkı bulunmadığı…” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
Dava konusu olayda; davalı … şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalanan araç sürücüsünün, 28.09.2010 tarihinde tek taraflı trafik kazası yapması sonucunda, bu araç içinde yolcu olarak bulunan ve kaza tarihinde 30 yaşında olan … yaşamını yitirmiştir. Dava dilekçesinde, desteğin 5 yaşındaki kızı … için destekten yoksun kalma tazminatı istenmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; davacıya velayeten babasının, eldeki bu davanın açılmasından önce davalı … şirketine başvurduğu, davalı … şirketi tarafından yaptırılan aktüer hesabı sonucunda belirlenen 25.015,00 TL tazminatın 19.02.2011 tarihinde davacı tarafa ödendiği ve 20.10.2010 tarihi itibariyle ibraname düzenlendiği anlaşılmaktadır. Eldeki bu dava, 12.05.2011 tarihinde açılmış ve davacının destekten yoksun kalma zararının, sigorta şirketi tarafından ödenen miktardan daha fazla olduğu ileri sürülmüştür. Dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 1.000,00 TL maddi tazminat istenmiştir. Mahkemece, hükme esas alınan 23.08.2011 tarihli tazminat bilirkişi raporunda, davacının destekten yoksun kalma zararının 29.517,00 TL olduğu, bu miktardan sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin güncelleştirilerek (26.162,00 TL) indirilmesi sonucu, davacının karşılanmayan zararının 3.354,00 TL olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili tarafından, 10.11.2011 tarihli ıslah dilekçesi verilmiş, maddi tazminat istemi artırılarak, sonuçta toplam 3.354,00 TL tazminat istenmiştir.
KTK’nun 111. maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Bu düzenlemeye göre açılan dava süresinde olup bu durumda; mahkemece, öncelikle ödemenin yapıldığı tarih itibariyle zarar tesbit edilip ondan sonra bu ödemenin, KTK.nun 111/2 maddesi gereği yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bunun için de ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılması ve karşılaştırma sonucunda eğer ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Şayet, ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. Şu durumda; mahkemece, yukarıda açıklanan yönteme uygun olmayacak şekilde yapılan hesaplama ile zararın belirlendiği bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
Mahkemece, yukarıda yazılı şekilde ödeme tarihi itibariyle hesaplama yapılmaksızın, yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak KTK’nun 111. maddesi gereğinde değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda, (1)nolu bentde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 4.4.2013 gününde Üye …’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI OY-

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, 28.9.2010 olay tarihi ile ibraname düzenlendiği ve davacıya ödemenin yapıldığı 19.2.2011 tarihi arasında geçen süreye, tarafların içinde bulunduğu duruma, davacının talep edebileceği (29.517,00 TL) destekten yoksunluk zararına, davacıya yapılan ödemenin güncellenmiş tutarına (26.162,00 TL), %11 oranındaki eksik ödemenin açık bir nispetsizlik teşkil etmemesine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasay uygun bulunan yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.

Karşı oy