Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/5740 E. 2014/11196 K. 10.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5740
KARAR NO : 2014/11196
KARAR TARİHİ : 10.07.2014

MAHKEMESİ : Giresun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/11/2011
NUMARASI : 2009/317-2011/514

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalı A.. B.. vekili, davalı G.. H…vekili ve davalı E.. K.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Asıl davada; davacılar vekili, davalıların sürücüsü, işleteni olduğu ve kaza tarihi itibariyle trafik sigorta poliçesi bulunmayan aracın, 12.09.2008 tarihinde neden olduğu trafik kazası sonucunda, müvekkillerinin desteği olan Z. Ö..’ün vefat ettiğini belirterek, ölenin eşi için 20.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi, ölenin çocukları için 5.000,00’er TL maddi ve 50.000,00’er TL manevi tazminatın, cenaze defin gideri için de 4.000,00 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada; davacı A.. B.. vekili, davalı G. He.. aleyhine Giresun 2. İcra Müdürlüğü’nün 2009/2811 sayılı takip dosyasında davalı Güvence Hesabına 47.794,04 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen diğer davada; davacı Güvence Hesabı vekili, müvekkili tarafından davalı E.. K.. aleyhine başlatılan icra takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, asıl davada; davacı eşin maddi tazminat isteminin reddine, davacı İhsan için 3.344,84 TL maddi ve 7.500,00 TL manevi tazminata, davacı Semra için 1.190,03 TL maddi ve 7.500,00 TL manevi tazminata, davacı Gülsüm için 7.500,00 TL manevi, davacı eş için 5.000,00 TL manevi tazminata, cenaze defin gideri için 1.009,12 TL tazminata, G. H.. vekili tarafından açılan ve birleştirilen davada;, icra takip dosyasında asıl alacak 6.238,46 TL ve 101,52 TL işlemiş faiz olmak üzere 6.339,98 TL üzerinden itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, A.. B.. vekili tarafından açılan ve birleştirilen davada; A.. B..nın, 41.117,54 TL asıl alacak ve 336,51 TL faiz olmak üzere toplam 41.454,06 TL den dolayı davalı G. H.. borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili ile davalı A.. B.. vekili, davalı G..H.. vekili ve davalı E.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacılar vekilinin, temyiz itirazları yönünden; dava, trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, B.K.’nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar yararına takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2-Davalılar vekillerinin, asıl davaya ilişkin ileri sürdüğü temyiz itirazlarına gelince; asıl dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Birleştirilen davalar ise, asıl davanın konusunu oluşturan tazminat alacağı için hak sahipleri olan davacılara yapılan bir kısım ödemelerin sorumlulardan rucuan tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemi ve bu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için olayı kısaca özetlemek gerekirse; 12.09.2008 tarihinde, davalı A.. B..nın işleteni olduğu, diğer davalı E.. K.. tarafından kullanılan resmi makam aracı, yolun karşısına geçmek isteyen davacıların desteğine çarparak onun ölümüne neden olmuştur. Ölen desteğin eşi ve çocukları tarafından açılan asıl dava, kazaya neden olan aracın sürücüsü, işleteni ve bu aracın trafik sigortası bulunmadığından G. H.. aleyhine açılmış ve destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istenmiştir. Davalı G. H..tarafından, asıl davanın açılmasından önce ölenin hak sahipleri olan davacılara tazminat ödenmiş ve ödenen bu tazminatın rucuan tahsili amacıyla davalı sürücü ve davalı işleten aleyhine icra takibi başlatılmıştır. Takip borçlusu davalı E.. K.. icra takibine itiraz etmiş, takip onun yönünden durmuştur. Bu kez G. H..tarafından icra takibine itiraz eden davalı aleyhine itirazın iptali istemli dava açılmıştır. Diğer takip borçlusu davalı A.. B.. yönünden ise süresinde itiraz olmadığından takip kesinleşmiş ve A.. B.. vekili de bu icra takibi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti için ayrı bir dava açmıştır. G. H.. vekili tarafından açılan itirazın iptali istemli dava ile A.. B.. vekili tarafından açılan menfi tespit davası, eldeki bu asıl dava ile birleştirilmiş ve mahkemece de her üç davanın birlikte yargılaması yapılarak asıl dava ile birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Birleşen davalardaki rucuan alacak miktarlarının belirlenebilmesi için öncelikle asıl davada istenen tazminat alacağının miktarının hesaplama tekniğine uygun ve doğru olarak belirlenmesi gerekmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Sorumluluğa İlişkin Anlaşmalar” başlıklı 111.nci maddesinde, tazminat miktarlarına ilişkin anlaşmaların iptali koşulu belirlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, bu Kanun’da öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir.
Somut olayda; trafik kazası 12.09.2008 tarihinde meydana gelmiş, davacıların, davalı G. He.. vaki başvurusu üzerine davacılara 25.08.2009 tarihinde toplam 47.356,00 TL tazminat ödenmiş ve davacılardan ibraname alınmış, eldeki bu dava 04.09.2009 tarihinde açılmıştır. Dava tarihinin 04.09.2009 olmasına göre, ibra belgesinin iptali için yasada öngörülen 2 yıllık dava açma süresi geçirilmeden eldeki bu davanın açılarak, ibra belgesinin kabul edilmediğine ilişkin irade açıklamasının yapıldığı anlaşılmaktadır.
25.08.2009 tarihinde davacılar ile davalı arasında “İbraname ve Tazminat Makbuzu” başlığı altında düzenlenen belge, yukarıda açıklandığı üzere, davalının hukuki sorumluluğunu tamamen ortadan kaldıran bir belge niteliğinde olmayıp, bu belge ile ödeme yapıldığından makbuz niteliğinde kabul edilmesi gerekir. Buna göre, dava konusu zarar sebebiyle davalı tarafından yapılan ödeme için düzenlenen belge kısmi bir ibra olup, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile de bir kısım davacıların zararının tamamen karşılanmamış olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporundaki hesaplama, yöntemine uygun değildir.
Bu durumda; mahkemece, öncelikle yapılan ödemenin, ödeme tarihi itibariyle yetersiz olup olmadığının belirlenmesi gereklidir. Bunun için de zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, ödemenin yapıldığı tarihteki verilere göre ve yargılamın devamı sırasında yeniden evlenen davacı eş için evlenme tarihine kadar davacıların destekten yoksun kalma zararlarının hesaplanması, ödenen miktar zararı karşılıyor ise talebin reddine, karşılamıyor ise karar tarihine en yakın tarih itibariyle yapılacak yeni hesaplamaya göre bulunan destekten yoksun kalma zararlarından davacılara yapılan tazminat ödemesinin ödeme günü ile tazminatın hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizi de hesaplanarak ödeme tutarı ile birlikte hesaplanan tazminattan indirilmesi gerekirken, açıklanan yönler gözetilmeden eksik inceleme yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Bozma kapsam ve nedenine göre, davalılar vekillerinin birleşen davalara yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile asıl davaya ilişkin hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle de davalılar vekillerinin birleşen davalara yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara ve davalılar G. H.. ile E.. K..’e geri verilmesine, 10.7.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.