YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5314
KARAR NO : 2012/12714
KARAR TARİHİ : 19.11.2012
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı aracın 13.10.2007 tarihinde … Deresi’nin taşması sonucu hasarlandığını, derenin ıslah çalışmalarını yürüten davalı şirketin zarardan sorumlu olduğunu belirterek, sigortalıya ödenen 3.146,07 TL’nın ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin … Deresi’nin ıslâhı işini …’nin ihalesi sonucu üstlendiğini, meydana gelen taşmada kusur ve ihmalinin bulunmadığını, aşırı yağış nedeniyle derenin taştığını bildirerek davanın reddini savunmuş, bilahare; dava konusu borcun ….İdare Mahkemesinin 2008/859 E.,2009/541 K.sayılı kararı üzerine başlatılan takip nedeniyle, …İcra Müdürlüğünün 2010/36119 sayılı dosyasına takip borçlusu … Genel Müdürlüğü tarafından anapara ve diğer masraflarıyla ödendiğini, davanın konusuz kaldığını, kusur yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre; dava konusu asıl alacağın belirtilen takip dosyasına ödenmiş olduğundan bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına, Tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla işlemiş faiz yönünden davanın kabulü ile bu konuda icra takibinin devamına karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TTK.nun 1301.maddesine göre açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
1-) 1086 Sayılı HUMK’nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK’nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir.
Somut olayda, mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 09.12.2011 tarihli kısa kararda “yargılama gideri, vekalet ücreti ve işlemiş faiz yönünden davanın kabulüne…” şeklinde hüküm kurulmuş olmasına karşın, gerekçeli kararı içeren hüküm fıkrasında ise sadece “işlemiş faiz yönünden davanın kabulü ile…” şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus yukarıda açıklanan yasa maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden ve 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında da belirtildiği üzere, kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması hükmün infazında tereddüt oluşturacağından, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-) Kabule göre de; davanın itirazın iptali davası olmamasına karşın ve eldeki davanın taraflarıyla da ilgisi bulunmayan takip dosyası yönünden itirazın iptali sonuçlarını doğuracak şekilde hüküm oluşturulması da isabetli değildir.
3-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 19.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.