Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/4607 E. 2013/1337 K. 11.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4607
KARAR NO : 2013/1337
KARAR TARİHİ : 11.02.2013

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı (üçüncü kişi) vekili, … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı Takip dosyasında yazılan talimat uyarınca, … İcra Müdürlüğü’nün 2011/422 sayılı Talimat dosyasında yapılan 05.04.2011 günlü hacze konu menkullerin davacı üçüncü kişiye ait olduğunu, haciz adresinin ve mahcuzların borçlu ile ilgisinin bulunmadığını, zaten borçlu şirketin tasfiye edildiğini ve mal varlığının kalmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı (alacaklı) vekili, haciz adresinin ve mahcuzların borçluya ait olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre: “davacı üçüncü kişi ve borçlunun mahcuzları birlikte elde bulundurdukları yönünde delil bulunmadığı, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına olduğu, ispat yükü altında olan borçlunun mahcuzların borçluya ait olduğunu kanıtlamaya yönelik deliller sunamadığı, borçlu şirketin icra takibine dayanak alacak davasının açılmasından çok önce tasfiyesinin tamamlanarak sicilden terkin edildiği, borçlu şirket ortağının davacının kızı olmasının tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağı“ gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre borçlu şirketin 30.07.2008 tarihli ortaklar kurulu kararı uyarınca tasfiyeye girdiği, yasal sürecin tamamlanmasının ardından 05.08.2010 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirketin feshedilmesine ve ticaret sicilinden kaydının terkin edilmesine karar verildiği, anılan kararın 11.08.2010’da tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu icra takibi borçlu şirketin tüzel kişiliğinin sona ermesinin ardından 24.01.2011‘de başlatılmıştır.
Bu koşullarda tüzel kişiliği ortadan kalkmış olan borçlu hakkında başlatılan icra takibinin, dolayısıyla bu takip sırasında yapılan (dava konusu) haczin geçerli olup olmadığının öncelikle tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
Gerçekten de geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, Mahkemece dava şartının bulunup bulunmadığı yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.
Belirtilen hususlar öncelikle dikkate alınıp değerlendirilmeden işin esasına girilerek yazılı biçimde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
2-Bozma neden ve şekline göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekli görülmemiştir.
SONUÇ: Davalı alacaklı vekilinin yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine 11.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.