Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/4321 E. 2012/5478 K. 02.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4321
KARAR NO : 2012/5478
KARAR TARİHİ : 02.05.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu … … aleyhine vergi borcundan ötürü icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ileri sürerek davalı borçlu …’un mevcudunu eksiltmek amaçlı olarak taşınmazlarının dava dışı … … adına kayıtlı olduğunu ve bu kişi tarafından davalı …’a satışının yapıldığını belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taşınmazların dava dışı kişiden alındığını, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacı tarafça raporda belirtilen hususlar ile … … ve … …’nun ortak olduklarına ve dava konusu taşınmazların gerçekte …’a ait olduğuna dair delil sunulmadığı, borçlu … ile davalı … arasında bağlantı olduğuna ilişkin kontrolör raporunda her hangi bir ibare bulunmadığı, taşınmazların dava dışı …’tan satın alındığı, gelirler başkontrolörünün raporunda … … ile … … arasında mal varlığı ilişkisinin hiç bir şekilde kurulamadığı hususunun belirlendiği, ek çalışma raporunda da dava dışı … ile borçlu … arasında ilişki bulunmadığının açıkça belirtildiği, muvazaa iddiasının geçerli ispat vasıtaları ile ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
6183 sayılı Yasa’nın 30/I. fıkrasında malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebileceğine işaret edilmiştir.
Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
Davalı … (…) ile dava dışı … … İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2006/313 esas sayılı dosyasında sanık olarak yargılanmaktadırlar. Ayrıca davalı … ile dava dışı … hakkında Bursa Asliye 1. Hukuk Mahkemesi’nin 2007/599 esas, 2008/219 sayılı karar dosyasında da davalılar arasında tasarrufun iptaline ilişkin dava görülmekte olup karar, Dairemizin 2009/2862 esas, 2009/4705 sayılı kararı ile bozulmuştur. Davalıların ilişkilerinin ne düzeyde olduğunun belirlenmesi, davalı …’a ait taşınmazların inançlı işlem yolu ile dava dışı … adına kayıtlı olup olmadığının belirlenmesi açısından sözkonusu her iki dava dosyasının celp edilerek incelenmesi gerekmektedir.
Bunun yanında davalı borçlu …’un durumunun, davalı … tarafından bilinip bilinemeyeceğinin açıklığa kavuşması bakımından davalı …’in eşinin borçlu …’un vekili olarak görev yapıp yapmadığı hususunun da araştırılarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/313 Esas sayılı ceza dosyasının ve Bursa Asliye 1. Hukuk Mahkemesi dosyasının celp edilerek incelenmesi ve toplanan deliller birlikte değerlendirilip buna göre bir hüküm tesis edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.5.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.