Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/3990 E. 2012/8905 K. 10.09.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/3990
KARAR NO : 2012/8905
KARAR TARİHİ : 10.09.2012

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalının işleteni olduğu ve müvekkili şirkete trafik sigortalı aracın alkollü sürücü idaresinde iken 3.kişi aracında hasara neden olduğunu, karşı araç hasar bedelinin müvekkilince ödendiğini ve alacağın rücuen tahsili için davalı aleyhine … 4.İcra Müdürlüğünün 2011/1926 sayılı dosyasından yapılan icra takibine haksız itiraz nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, 11.625,00 TL. asıl alacak üzerinden yapılan takibe vaki itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmediği ve davacının rücu hakkının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı tarafından zarar gören 3. kişiye ödenen tazminatın, sigortalısından rücuen tahsili için yaptığı icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nun 48.maddesinde, alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı
97/1.maddesinde; alkollü içki almış olması sebebiyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, … Genel Şartlarının B.4.d.maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, … Genel Şartlarının B.4.d.maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48.maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2.fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97.maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yeralan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla,sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1281.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında, sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu
aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK, 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Uyuşmazlık, kazanın münhasıran sürücü…’un aldığı alkolün etkisi altında meydana gelip gelmediği, dolayısıyla hasarın teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, kaza tespit tutanağına göre, davalıya ait aracın sürücüsünün alkollü olarak araç kullanırken bölünmemiş iki yönlü yolda ve şerit tecavüzü ile karşı yönden gelen 3.kişiye ait araçla çarpıştıktan sonra park halindeki araçlara çarparak hasara sebebiyet verdiği, olayda sigortalı sürücünün 1.derece kusurlu bulunduğu, karşı yönden gelen araç sürücüsü Yaşar Kurt’un ise hız sınırını aşmaktan 2.derece kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Yargılama sırasında makine mühendisi ve nöroloji uzmanından alınan bilirkişi raporunda, olayda alkolün kazaya etkisi bulunmakla birlikte münhasıran etkili olmadığı, sigortalı araç sürücüsünün % 87.5 karşı araç sürücüsünün ise % 12.5 oranında kusuruyla kazanın meydana geldiği belirtilmiş ve mahkemece bu yönde hüküm kurulmuş ise de; bilirkişi raporunda karşı araç sürücüsü hakkında taksirle ölüme sebebiyet vermek suçu nedeniyle açılan dava sonunda … 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/403 Esas 2011/252 Karar sayılı dosya ile … 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/499 Esas sayılı dosyasındaki bilirkişi raporları irdelenmiş olmadığından bu hali ile bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.
O halde, mahkemece, öncelikle yukarıda sözü edilen dava dosyaları getirtildikten sonra, dosyanın Karayolları Fen Heyetinden kusur uzmanı iki makine mühendisi ve bir de nöroloji uzmanından oluşan yeni bilirkişi heyetine tevdii ile yukarıda belirtilen ceza ve hukuk dosyasındaki bilirkişi raporları ile eldeki dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte irdelenerek, sürücü …’un kaza anındaki alkol
oranı, olay saati, yol ve hava koşulları, kazanın oluş şekli vs. olgular bir bütün olarak değerlendirilip, kazanın salt (münhasıran) alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediği ve alkol dışındaki başka unsurların (dava dışı 3.kişiye ait aracın sürücüsünün de kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmakla münhasırlık unsuru ortadan kalkmış olacağından, özellikle karşı araç sürücüsü Yaşar Kurt’un kusurunun) kazanın oluşmasında etkili olup olmadığı hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ve raporlar arasında meydana gelecek çelişkileri giderici yeni bir rapor alındıktan sonra, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı … şirketine geri verilmesine 10.9.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.