Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/2958 E. 2012/12591 K. 15.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/2958
KARAR NO : 2012/12591
KARAR TARİHİ : 15.11.2012

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı şirkete kasko sigortalı olan müvekkiline ait aracın tek taraflı kazada hasarlandığını, ihbara rağmen davalının zararı karşılamadığını belirterek şimdilik 10.000 TL’nın kaza tarihinden işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, alkollü araç kullanılması ya da ehliyetsiz kişinin araç kullanması sırasında meydana gelen zararların teminat kapsamında olmadığını, davaya konu kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiğini, ayrıca sürücünün ehliyetinin bulunmadığını, hasarın teminat dışında ve hasar miktarının fahiş olduğunu, kaza tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.

Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindedir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan TTK.nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değilde, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartalırınn A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda açıklanan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının B.1.5 maddesi ve TTK.nun 1292/3 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkca aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, sürücü değişikliği yapılıp yapılmadığı dolayısıyla rizikonun teminat dışında kalıp kalmadığı hususların da toplanmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre somut olaya bakıldığında; resmi görevlilerce düzenlenen 4.4.2009 günlü kaza tesbit tutanağında olay yerine gidildiğinde, sigortalı aracın tek taraflı kaza yapmış olduğunun ve hasarlandığının görüldüğü, araçta yolcu olarak bulunan …’in olayda
yaralandığı, sürücünün firari olduğu belirtilmiş, aynı tutanak tanıkları duruşmadaki ifadelerinde yaralı İhsan’ın sürücünün kendisi olmadığını ve sürücünün yardım çağırmaya gittiğini söylediğini, bu sırada olay yerine gelen bayanın aracın sürücüsünün kendisi olduğunu beyan ettiğini, bu bayana kaza ile ilgili sorular sorduklarını, verdiği cevaplara göre bu kişinin sürücü olmadığına, engelli olan …’in sürücü olduğuna kanaat getirdiklerini ancak yaralı İhsan’ın beyanına göre sürücünün firari olduğuna dair tutanak düzenlediklerini söylemişlerse de bu hususların kaza tesbit tutanağına yansıtılmadığı, olayın hemen akabinde jandarma görevlileri tarafından düzenlenen olay yeri tesbit tutanağında yaralı …’in aracı ablasının kullandığını, ancak kazadan sonra ambulans çağırmak üzere kaza mahallinden ayrıldığını, kendisinin aracın sağ ön yolcu koltuğunda oturduğunu, ablası ve ailesi gelmeden ambulansa binmeyeceğini beyan ettiği, olay yerine gelen …’in aracı kendisinin kullandığını söylediği, bu tutanak tanıklarının duruşmadaki ifadelerinde düzenledikleri tutanağın doğru olduğunu beyan ettikleri, tanık … 9.3.2010 tarihli oturumda güvenlik görevlisi olarak çalıştığı sitedeki ağaçların görüşe engel olduğunu ve olay saatinde havanın karanlık olması sebebiyle kaza anını görmediğini, ancak yoldan konuşma sesleri geldiğini, oradan geçen araç sürücülerinin “ölü var mı?” diye sorduğunu, bir bayanın “yok” diye cevap verdiğini, kendisinin önce sitenin arkasına sonra ambulans sesi üzerine olay yerine gittiğini, …’i yaralanmış olarak gördüğünü beyan etmiş, davalı şirket nezdinde yaptırılan araştırma raporu, fotoğraflara göre aracın sağ ön yolcu tarafının ağır hasarlı olduğu, ön yolcu koltuğunda kan izlerinin bulunduğu, sürücü tarafındaki hasarın daha hafif olduğu, bu hasara göre ön yolcu koltuğunda oturan kişinin yaralanmasının doğal olduğu, kaldı ki her ağır hasarlı kazada mutlaka yaralanma olmasının beklenemeyeceği, İhsan ve Çiğdem’in birbirlerini teyit eden ifadelerine göre aracın sürücüsünün …olduğu, bu hale göre dosya kapsamı itibariyle kazanın belirtilen yer, zaman ve şekilde gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, sigortalı araçta belirtilen kaza nedeniyle bir hasarın oluştuğu sabit olduğu gibi davacı sigortalı tarafından rizikonun gerçekleşme şeklinin kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak bildirildiği, rizikonun ihbar edi-
lenden farklı şekilde gerçekleştiği ve sürücü değişikliği yapıldığı davalı sigortacı tarafından ileri sürüldüğünden, olaydaki ispat külfeti mevcut durumun aksini iddia eden sigortacı üzerinde bulunmaktadır. Davalı sigortacı bu iddialarını soyut ifadelerle değil, somut delillerle kanıtlamalıdır. Dosya kapsamına göre sigortacı ileri sürdüğü hususları somut şekilde ispat edebilmiş değildir.
O halde mahkemece, aracın sürücüsünün … olduğunun kabulü ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.