Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/2948 E. 2012/12374 K. 12.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/2948
KARAR NO : 2012/12374
KARAR TARİHİ : 12.11.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu …’ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı iki taşınmazı 23.12.2008 tarihinde kayın biraderi olan davalı …’e hibe ettiğini belirterek tasarrufun iptalini dava ve talep etmiştir.
Davalı borçlu …,takip konusu bononun araç satışıyla ilgili teminat amaçlı verildiğini, aracın halen davacıda olduğunu ve 2005 yılından beri vergi borçlarının davacı tarafından ödenmediğinden 3.500 TL’lik vergi borcunun kendisi tarafından taksitlendirilerek ödendiğini, davacının aynı borç için hem kendisi hem de dava dışı İsmail Pektaş hakkında takip yaptığını ve alacağını İsmail Pektaş’ın maaşına konan hacizden tahsil ettiğini, buna rağmen ev eşyalarının haczedildiğini haczedilen eşyaların kendisine iadesi gerektiğini, dava konusu taşınmazları kayın biraderi olan davalı …’e sattığının belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, HUMK’nun 13.maddesi gereğince … Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu, taşınmazların değerine göre eksik harcın tamamlanmasını, borçlunun malvarlığı araştırılarak aciz halinin tespiti gerektiğini, … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/51E-2005/76 karar sayılı ilamından da anlaşıldığı üzere
dava konusu taşınmazların davalı borçluya değil müvekkilinin annesi, borçlunun kayın validesi …’e ait olup mahkeme kararı sonrası tüm mirasçıların muvafakatı ile dava konusu bağış işlemlerinin gerçekleştirildiğini,mal kaçırma amacı olmadığını mahkeme kararının infazı amacıyla yapılan bağış işlemi ile müvekkilinin miras hakkını aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre,kayın birader-enişte olan davalıların davacının alacağını alamaması amacıyla muvazaalı olarak alacaklıdan mal kaçırma amacıyla dava konusu hibe (bağış)tasarrufunu yaptıkları, bu durumda İİK 278.maddedeki yasal koşulların oluştuğu, ancak her iki taşınmazın değerinin borcu karşılayacak miktardan çok fazla olması nedeniyle dava konusu 72 parselle ilgili olarak davanın kabulü gerektiği,dava konusu taşınmazların dava dışı …Evin’e ait olduğu iddia edilmiş ise de …tarafından borçlunun oğluna verilen vekaletname gereğince dava konusu taşınmazların 6.11.2001 tarihinde davalı borçluya toplam 1500 TL bedelle satılarak devredildiği …Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/3 talimat sayılı dosyasındaki bilirkişi raporu gereğince dava konusu iki taşınmazın 2005 tarihi itibarıyla değerinin 37.775 TL olduğu bu nedenle keşif yapılmasına gerek bulunmadığı tüm deliller ve dosya kapsamı karşısında oluşan vicdani kanıya göre davanın kısmen kabul kısmen reddi ile dava konusu …Doğu Mahallesi 18 ada 72 parsel nolu taşınmazın 23.12.2008 tarihli satışına ilişkin tasarrufun iptaline, diğer dava konusu aynı yer 18 ada 74 parsel nolu taşınmazla ilgili talebin reddine, 18.9.2012 tarihli ek karar ile de dava konusu 74 parselle ilgili davalı … vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin talebiyle ilgili olarak şimdilik bir karar verilmesine yer olmadığına, dosya Yargıtay’dan döndükten sonra ve yeni bir istem halinde karar verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili,asıl ve ek karar davalı … vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK 277/1 maddesinde, iptal davasının konusunu 278,279 ve 280.maddelerde yazılı tasarrufların oluşturduğu belirtilmiştir. Bunlar karşılıksız tasarruflar, aciz halinde yapılan tasarruflar ve olağan
durumlarda borçlunun yapamıyacağı işlemlerle mal varlığında eksiltme yaratan tasarruflardır. Buradaki tasarruftan maksat, borçlunun 3.şahıslarla yapmış olduğu tasarruf muameleleridir. Doktrinde tasarruf muamelesi “bir hakkı veya hukuki ilişkiyi doğrudan doğruya etkileyen, onu diğer tarafa geçiren, muhtevasının sınırlayan, değiştiren veya ortadan kaldıran işlem” olarak tanımlanmaktadır. Tasarruf muamelesi ile muameleyi yapan sahsın mal varlığındaki aktif azalır, diğer tarafta ise çoğalma meydana gelir. Borçlunun mal varlığını azaltıcı nitelikte bulunan hukuki işlemler ve hukuki fiilleri tasarruf kavramı içinde değerlendirilmelidir. İşte İİK. 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılan iptal davası ile borçlunun alacaklısını zarara uğratma kastıyla mal varlığından (aktifinden) çıkardığı mal veya hakların ya da bunların yerine geçen kıymetlerin tekrar borçlunun mal varlığına (aktifine) geçmesi amaçlanır. Kısaca iptal davasının konusunu gerekçeli tasarruf muameleleri teşkil eder.
Somut olayda dava konusu 72 ve 74 parsellerle ilgili olarak Akçadağ Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.4.2005 tarih 2002/51 – 2005/76 karar sayılı ilamı ve Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 3.3.2008 tarih 2008/99 – 2568 Karar sayılı anılan parsellere ilişkin onama ilamından “dava konusu taşınmazların (72 ve 74 Parsel yönünden) davalılardan vekil olan…’ın davacı … tarafından kendisine verilen 6.6.2001 tarihli vekaleti kötüye kullanarak babası olan davalı … ile el birliği ve işbirliği içersinde davacı …’i zarara uğratmak amacıyla 72 ve 74 parselleri 6.11.2001 tarihinde tapuda devir yaparak vekalet görevini kötüye kullandıkları anlaşıldığından … mahallesi 18 Ada 72 ve 18 da 74 numaralı parsellerde malik görülen … adına kayıtlı bu kayıtların iptali ile davacı … adına tapuya tesciline ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına” karar verildiği, hükmün bu parseller yönünden 8.5.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Eldeki davada nufus kayıtlarından dava konusu 72 ve 74 parsellerin gerçek sahibi olan …’in davalı borçlu …’ın kayınvalidesi, davalı …’in ise annesi olduğu 1.8.2006 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Mevcut nüfus kayıtları ve mülkiyet tespitine ilişkin … Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.4.2005 tarih 2002/51 – 2005/76 Karar sayılı ilamından davalı borçlu …’ın

6.11.2001 tarihli mülkiyet hakkının yolsuz tescile dayalı olduğu, dava konusu taşınmazlar üzerinde başlangıçtan itibaren mülkiyet hakkının hiç doğmadığı,davalı borçlunun gerçek hak sahibi ….’in mirasçısı olmadığı,dolayısıyla davalı borçlunun mal varlığının aktifine hiç girmeyen mal üzerinde tasarruf hakkından bahsedilemiyeceği, dava konusu 23.12.2008 tarihli bağış işleminin de … Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.4.2005 tarih 2002/51 E-2005/76 K sayılı ilamı gereğince yapılan bir işlem olması nedeniyle davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
2- 25.3.2009 tarihli haciz tutanağından borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tesbit edilerek borçlunun aciz halinde olduğu kabul edilmiş ise de takip konusu alacağın doğumuna ilişkin ve borçlu adına kayıtlı aracın trafik kaydına davacı tarafından haciz konulduğu bu araçla ilgili kıymet takdiri yapılmadığı, borçlunun malvarlığının tapu dışında, banka hesapları, 3.kişilerdeki alacakları maaşı…v.b. hususlarda araştırılmadığı anlaşıldığından haciz tutanaklarının geçici aciz belgesi olarak kabulü isabetli görülmemiştir.
Kabule göre de; Dava konusu parseller yönünden iptal koşulları oluşması halinde; İİK 278/1-2 ve 280/1 maddeler gereğince bedel farkı ve iyiniyete bakılmaksızın dava konusu taşınmazların takip konusu alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekeceğinden davanın her iki parsel yönünden de kabulü yerine infazı kısıtlayacak şekilde bir parsel yönünden kabulü isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı … vekilinin sair, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı …’e geri verilmesine 12.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.