YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15901
KARAR NO : 2014/3860
KARAR TARİHİ : 20.03.2014
MAHKEMESİ : Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/07/2012
NUMARASI : 2000/675-2012/383
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili davalı Ş.. Ç..’nın müvekili kurumda çalıştığı sırada kuruma ait parayı zimmetine geçirdiğini ve hakkında dava açıldığını, ancak borçlu davalının kurumun alacağını karşılıksız bırakmak amacı ile kendisine ait taşınmazı babası olan davalı Sadık’a sattığını, onunda diğer davalı H.. M..’a sattığını öne sürerek muvazaalı satışların iptali ile tekrar eski malik Ş.. Ç.. adına tapuya tescilini talep etmiştir.
Davalı S.. Ç.. davanın reddini savunmuş, diğer davalılar cevap vermemiştir.
Mahkemece borçlu davalı aleyhine yapılmış bir icra takibi bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, BK.nın 18 (Yeni BK. 19.md.) maddesine dayalı olarak açılan ve muvazaa iddiasına dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kural olarak üçüncü kişiler, muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü danışıklı olan bir hukuki işlem ile üçüncü kişinin zararlandırılması ona karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak, üçüncü kişinin muvazaalı muamele (danışıklı işlem) ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı işlemin yapılması gerekir.
Somut olayda davacı vekili, davalı Ş.. Ç..’nın müvekili kurumda çalıştığı sırada kuruma ait parayı zimmetine geçirdiğini ve hakkında Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkesinin 2000/725 esas sayılı dosya ile dava açıldığını, ancak borçlu davalının kurumun alacağını karşılıksız bırakmak amacı ile kendisine ait taşınmazı babası olan davalı S.. Ç..’ya satıldığını, onun da diğer davalı H.. M..’a sattığını iddia etmiştir. Davacının alacak davası ile alacağı doğabileceği kuşkusuzdur. Bu nedenle, taşınmazın davalı borçlu adına tescil edilmesinin istenmesinde davacının hukuki yararı bulunmaktadır.
Bu durumda mahkemece davacı tarafından Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2000/725 esas sayılı dava dosyasının sonucunun beklenilmesi ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.