YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15518
KARAR NO : 2013/17404
KARAR TARİHİ : 10.12.2013
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı ve davalı … vekilince istenmiş, davacı vekilince duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 10.12.2013 Salı günü davacı Hazine vekili Avukat … ve davalı … vekili Avukat … geldi. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı ve davalı … vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili davalı …’ın müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazları davalı …’ya, onun da diğer davalılara sattığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalı … cevap vermemiş, diğer davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davalı … yönünden Husumet nedeniyle, davalı Şirket yönünden muvazaa bulunmaması nedeniyle haklarındaki davanın reddine, diğer davalılar yönünden ivazlar arasında fahiş fark bulunması nedeniyle davanın
kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı … vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. İptal davasından maksat 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. Davanın ön koşulu borçlu hakkında yapılıp kesinleşen bir alacağın bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise aynı yasanın 27 ila 30. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle 28.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza 30.madde de malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan aynı yasanın 29.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. 6183 sayılı yasanın 25. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denilir. Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlıdır ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesi kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır. 6183 sayılı yasanın 31. ve kıyasen
uygulanması gereken İİK.nın 283/2 maddesi uyarınca iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeridir
Somut olayda dava konusu 66 nolu parselin 30/48 payı ile 64 ve 67 nolu parsellerin tamamı 18.03.1999 tarihinde 13.003.500.000.00 TL(Yeni 13.003.50TL) bedelle borçlu davalı … tarafından davalı …’ya satılmış, onun tarafından da 18.04.2000 tarihinde diğer davalı … Yağ … Gıda San. Tic. Ltd. Şti.ne satılmış, bu davalı tarafında da 02.11.2006 tarihinde dava dışı …
‘ya satılmıştır. Bilirkişiler tarafından taşınmazların tasarruf tarihi itibariyle toplam değerlerinin 1.101.834.76 TL olduğu bildirilmiştir. Böylece ivazlar arasında bir mislini aşan fahiş fark bulunması ve davalı …’nın borçlu davalı …’in çocuğunun annesi olduğunun nüfus kayıtlarından anlaşılması karşısında 3. kişi davalı …’nın borçlu davalı …’in mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olmakla aralarındaki tasarrufun iptaline karar verilmesinde bir yanlışlık bulunmamaktadır. Ayrıca 4. kişi konumunda olan davalı şirketin ortaklarından ve taşınmazı daha sonra satın alan ……’nun 2 çocuğunun babası borçlu davalı … olup, davalı şirketin de borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece davacının alacağının tasarruf tarihindeki miktarının belirlenmesi, davalı 4. kişi konumundaki şirket tarafından da elden çıkarılmış olmaları nedeniyle taşınmazların son malikinin davaya dahil edilip edilmeyeceğinin davacıdan sorularak davaya dahil etmesi halinde adına tebligat çıkarılıp taraf teşkilinin sağlanması, davaya dahil edilmemesi halinde ise davalılar … ve … Yağ … Gıda San. Tic. Ltd. Şti. yönünden davanın bedele dönüşeceği göz önüne alınarak adı geçen davalıların taşınmazları elden çıkardıkları tarihteki değerleri oranında
ve davacının alacağı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 990.00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı …’ya verilmesine, 990.00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan diğer davalılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı … …’ya geri verilmesine 10.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.