Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/15053 E. 2014/4775 K. 01.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15053
KARAR NO : 2014/4775
KARAR TARİHİ : 01.04.2014

MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/04/2012
NUMARASI : 2011/438-2012/89

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu C.. K..’in alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla 16.1.2008 tanzim 5.2.2009 vade tarihli 20.000 TL meblağlı senet ile davalı G.. D..’e muvazaalı olarak borçlandığını ve hakkında Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2009/10946 sayılı dosyası ile takip yaptırdığını, maaşına haciz koydurduğunu belirterek davalılar arasındaki muvazaalı borç senedi ile bu senede istinaden yapılan icra takibi ve maaş haczine ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu C.. K.. vekili, müvekkilinin davalı Gülsen’den aldığı borç nedeniyle dava konusu senedi verdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı G.. D.. vekil, müvekkilinin davalı Cüneyt’e borç vermesi nedeniyle senet aldığını ve takibe koyduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, davalı G.. D.. tarafından icra takibinin 15.6.2009 tarihinde başlatıldığı, 29.6.2009 tarihinde maaş haciz işleminin yapıldığı, bononun vadesinin 5.2.2009 olduğu, bonunun tanzim tarihinin 16.1.2008 tarihi olmakla davacının alacağına dayanan mahkeme kararının 30.12.2008 tarihi olup davacının alacağını doğuran mahkeme kararı tarihinden yaklaşık bir yıl önce bonunun tanzim edildiği, davalı Gülsen’in vade tarihinden 5,5 ay sonra icra takibine başlamasının tek başına muvazaaya dayanak olmayacağı, taraflar arasında akrabalık ilişkisi bulunmadığı, davacının alacağının hüküm altına alındığı mahkeme kararından bir yıl öncesinde tanzim edilen bono nedeniyle muvazaa iddiasının soyut olduğu, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenme koşullarından biri mahkemece de belirlendiği gibi iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olmasıdır.
Somut olayda takip konusu alacak 18.10.2000 tarihli haksız fiilden kaynaklanmakta olduğundan mahkemece borcun doğumunun 30.12.2008 tarihli mahkeme ilamı olarak kabulü isabetli görülmemiştir. Davacının takip konusu alacağı 18.10.2000 tarihli haksız fiile (hırsızlık) dayalı olarak Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesine 8.6.2001 tarihinde açtığı ve 30.12.2008 tarihinde karara çıkan 14.10.2010 tarihinde kesinleşen 2001/446 Esas 2008/542 Karar sayılı ilamına dayalıdır. Davacı vekilinin anılan ilamı 8.6.2009 tarihinde icra takibine koyduğu, icra emrinin davalı borçlu vekiline 12.6.2009 tarihinde tebliğ edildiği, 1.11.2010 tarihli haciz tutanağının İİK 105 anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. İptali istenen tasarrufa konu senet ise 16.1.2008 tanzim 5.2.2009 vadeli 20.000 TL meblağlı bonoya dayandığı, davalı Gülsen tarafından borçlu aleyhine 15.6.2009 tarihinde takibe başlandığı 16.6.2009 tarihinde ödeme emrinin borçlunun eşine tebliğ edildiği, borçlunun 17.6.2009 tarihinde mal beyanında bulunduğu, alacaklının 18.6.2009 tarihli talebi üzerine borçlunun çalıştığı işyerine 29.6.2009 tarihinde maaş haczi için yazı yazıldığı işyerinin 4.5.2010 tarihli cevabi yazısından borçlunun 661,89 TL maaşının 1/4 haciz konulduğunun bildirildiği, takip dosyasına 17.8.2011 tarihinde 500.000 TL yatırılmasına rağmen paranın davalı Gülsen tarafından çekilmediği ve o tarihten beri dosyadan işlem yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Dosyadaki mevcut maddi ve hukuki olgulardan davacının alacağının 18.10.2000 tarihli haksız fiilden kaynaklandığı, davalının borçlu hakkındaki icra takibini, davacının takibinden ve ödeme emrinin tebliğinden üç gün sonra yaptığı, ödeme emrinin takipten bir gün sonra borçlunun eşine tebliğ edildiği,borçlunun tebliğden bir gün sonra mal beyanında bulunduğu ve alacaklının ertesi gün maaş haczi talebinde bulunduğu, ancak 29.4.2010 tarihine kadar maaş haczi yönünden işlem yapmadığı, icra dosyasına 17.8.2011 tarihinde yatan parayı çekmediği, davalı Gülsen’in alacağının tahsiline yönelik borçlu hakkında maaş haczi dışında başka bir işlem yapmadığı ve takip konusu senedin hangi ticari ilişki nedeniyle verildiğini ispatlayamaması nedeniyle davanın kabulü ile dava konusu muvazaalı senedin ve bu senede istinaden yapılan icra takibinin davacının takip konusu alacak ve fer’ileriyle iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Kabule göre de, AAÜT’nin 7/2 maddesi gereğince davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 1.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.