YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/14599
KARAR NO : 2013/16507
KARAR TARİHİ : 25.11.2013
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın kusurlu olarak sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu otobüste yolcu olan müvekkilinin yaralandığını, uzun süre tedavi gördüğünü, tedavinin devam ettiğini, maddi ve manevi zararının oluştuğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, daimi sakatlık (iş göremezlik) olarak 160.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL. manevi tazminatın davalılardan faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulü ile maddi tazminat talebinin reddine ve 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle sigorta dışındaki davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
a)Dosya kapsamına göre; davacı taraf, üç davalının bulunduğu davada, 13.2.2006 tarihli ibranamede davalı Güneş Sigorta AŞ’den 16.108,93 TL nakten aldığını poliçede yazılı maddi hasar azami mesuliyet miktarı kadar Güneş Sigorta’yı ibra ettiğini, diğer davalılar hakkında ise tazminat alacağının devam ettiğini ve dava açma hakkını saklı tutuğunu belirtmiştir.
Davacı, dayanışmalı borçlulardan tamamından veya bir kısmından, borcun tamamının veya bir kısmının yerine getirilmesini icra veya dava yoluyla isteyebilir (BK. 142). Alacaklının, dayanışmalı borçlulardan biri veya bir kısmı hakkında icra ve dava yoluyla istemde bulunmasından sonra, geri kalan diğer davalılar hakkında da aynı yollarla istemde bulunmasına engel olacak bir hukuki norm yoktur. Bu gibi durumlarda bir hakkın kullanılması söz konusu olduğundan, alacaklı ve davacının bir hukuki yararı bulunmadığından söz edilemez. Yeterki borç, diğer dayanışmalı borçlular tarafından ödenmemiş olsun.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesine göre bu Kanunda öngorulen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş oldugu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl icinde iptal edilebilirler. Yasanın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir.
O halde bu durum karşısında mahkemece yapılacak iş; davacının tahsil ve mesleği itibariyle ödeme yönündeki hak ettiği tazminat miktarı yapılan ödemelerde güncellenerek düşüldükten sonra bakiye alacak belirlenip KTK’nin 111. maddesi hükmü de gözönüne alınarak, davalılarca yapılan ödemelerin miktarının yetersiz olup olmadığı saptanıp sonucuna göre karar vermekten ibaret olup, yazılı şekilde davacıya tazminat ödenip zararın alındığı gerekçesiyle davanın bu yönden reddedilmesi bozmayı gerektirmiştir.
b)Dosya kapsamına göre olay tarihi itibari ile davacının peyzaj mimarlığı 1. sınıf öğrencisi olduğu ve yargılama sırasında okulu bitirip peyzaj mimarı olarak çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. O halde; davacının yıllık ve aylık ortalama gelirinin ilgili meslek kuruluşlarından sorulup araştırılarak, ortalama gelir durumu tespit edildikten sonra, dosyanın aktüerya uzmanı yeni bir bilirkişiye tevdii ile davacının mezun olduğu tarihe kadar asgari ücret üzerinden daha sonrasında da tesbit edilen gelir üzerinden yeniden
rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, asgari ücret üzerinden düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (1)nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2,a-b) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.