YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/14556
KARAR NO : 2014/4774
KARAR TARİHİ : 01.04.2014
MAHKEMESİ : Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/05/2012
NUMARASI : 2008/154-2012/257
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar A.. U.., K.. U.., E.. U.., Ö.. U.. ve A.. U.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili,davalı borçlulardan A.. U..’ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı iki taşınmazı 7.12.2007 tarihinde oğlu davalı Ö.. U..’a, davalı borçlu K.. U..’ında taşınmazlarından birini 28.12.2007 tarihinde yeğeni davalı Ö.. U..’a, diğer taşınmazını da 13.9.2007 tarihinde abisinin eşi davalı A.. U..’a sattığını belirterek tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalılar Ö.. U.. ve A.. U.. vekili,borçluların aciz halinde olmadığını, takip konusu alacağın ipotekle teminat altına alındığını, dava konusu taşınmazların emlakçı aracığıyla ve gerçek bedelleri ile alındığını, ödemelerin banka aracılığıyla yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar savunma yapmamıştır.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, davalı borçluların icra takibine itiraz ettikten ve takibin durmasından çok kısa bir süre sonra dava konusu taşınmazların düşük bedelle oğul, kardeş ve yakınları olan Ömer ve Ayşe’ye devretmesindeki amacın davacı alacağı ve icra takibinin sornuçlarını hükümsüz bırakmak amacıyla alacaklılarına zarar uğratmak gayesiyle ve muvazaalı bir şekilde taşınmazların diğer davalılara tapuda satış gibi gösterilerek devir edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne dava konusu taşınmazların devrine ilişkin tasarrufların takip konusu alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak davcı yönünden iptaline karar verilmiş hüküm davalılar A.. U.., K.. U.., E.. U.., Ö.. U.. ve A.. U.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bir davada öne sürülen maddi olguların hukuki değerlendirmesini yapmak, uygulanacak Yasa maddesini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir.(6100 sayılı HMK ‘nun 33.maddesi) Eldeki dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın iptali istenen tasarruftan itibaren beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, mahkemece dava Türk Borçlar Kanununun 19 maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali davası olarak değerlendirilmiş ise de varılan sonuç dava dilekçesine,davacı vekilinin yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü anlatımlarına uygun düşmemektedir. Mahkemece yapılması gereken iş davanın İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilerek yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince dava ön koşulları ve iptal şartları yönünden taraf delillerinin değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de, davalı E.. U.. dava konusu tasarrufların tarafı olmadığı halde harç ,yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar A.. U.., K.. U.., E.. U.., Ö.. U.. ve A.. U.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar A.. U.., K.. U.., E.. U.., Ö.. U.. ve A.. U..’a geri verilmesine 1.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.