Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/14209 E. 2014/3639 K. 17.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/14209
KARAR NO : 2014/3639
KARAR TARİHİ : 17.03.2014

MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/04/2012
NUMARASI : 2011/428-2012/208

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu M.. Ö..’in alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmaz hissesini boşanma protokolü ile 20.1.2010 tarihinde boşandığı eşi davalı E.. Ç..’a devrettiğini belirterek tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı borçlu M.. Ö.., 12.1.2010 tarihinde davalı Emel’den boşandığını, boşandığı tarihten sonra altı ay boyunca davacı bankaya olan borçlarını düzenli ödediğini, 2010 yılı ağustos ayında rahatsızlandığı ve ameliyat olduğu için ödeme güçlüğüne düştüğünü dava konusu taşınmaz hissesini de boşanma protokolü gereği devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı E.. Ç.. vekili, boşanmanın muvazaalı olmadığını, aciz belgesi sunulmadığını, tasarrufun tarihinde davalının borcu olmadığını, dava konusu devrin boşanma tazminatı olarak bedelsiz yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve toplanan delillere göre dava konusu tasarruf tarihi itibarıyla davalı Mehmet’in davacı bankaya borcu bulunmakla birlikte bu sürece kadar davalı Mehmet’in bankaya düzenli ödemelerinin olduğu, hakkında takibin bulunmadığı, borçluya hesap kat’inin 30.11.2010 tarihinde tebliğ edildiği, boşanmanın muvazaalı olmadığı, davalı Emel’in daha sonra oluşacak durumu öngörerek hareket etmesinin kendisinden beklenemeyeceği, davalılar
arasındaki muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması,borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması,iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 15.6.2006 tarihli kredi kartları üyelik sözleşmesinden doğduğu,borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği,1.2.2012 tarihli kati aciz belgesinin sunulduğu,iptali istenen 20.1.2010 tarihli tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapıldığı,davanın 5 yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmaz davalı Emel tarafından davalı borçluya karşı 8.1.2010 tarihinde açılan ve 9.2.2010 tarihinde kesinleşen boşanma davası sırasında sunulan boşanma protokolü gereğince 20.1.2010 tarihinde devredilmiştir.İlke olarak taraflar arasında bir anlaşmazlığı hükme bağlayan ilamlara karşı tasarrufun iptali davası açılamaz ise de,boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmediğinden,tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı mahkemece yapılmış olduğundan alacaklısından mal kaçırma amacında olan borçlu bu yolla amacına uygun olarak bir mahkeme kararı elde edebileceğinden, tasarrufun tarafları karı koca olduğundan, boşanma protokolü ile borçlu koca tarafından karısına anlaşmalı boşanma sonucu düzenlenen boşanma protokolü gereğince boşanan eşe devredilen taşınmazlar hakkında iptal davası açılabilir.
Somut olayda da dava önkoşulları mevcut olduğunundan davalı Emel’in davalı borçlunun karısı olması ve kocasının durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu 20.1.2010 tarihli tasarrufun İİK 278/3-1 ve 280/1 maddeler gereğince takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.