Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/14050 E. 2012/12822 K. 20.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/14050
KARAR NO : 2012/12822
KARAR TARİHİ : 20.11.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı borçlu vekili ile süresi dışında diğer davalılar … ve … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; somut olayda borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği, aciz belgesinin sunulduğu, borcun tasarruftan önce doğduğunun anlaşıldığı, davalı …’ın bilirkişi tarafından tasarruf tarihinde 498.015,00 TL olduğu bildirilen ve üzerinde ticari işyerleri ve fabrika binası bulunan taşınmazı borçludan 250.000,00 TL bedelle alıp dördüncü kişi …’a 223.800,00 TL bedelle sattığını, …’un ise taşınmazı 224.000,00 TL bedelle aldığını savunduğunu, davalı borçlu ile 3.kişi … arasındaki tasarrufun İİK. 278/3-2.madde kapsamında bağış hükmünde olup olmadığının mahkeme tarafından değerlendirilip hüküm yerinde tartışılmadığı, bu durumda davalı …’dan dava konusu taşınmazın satış bedeliyle ilgili delilleri sorulup toplandıktan sonra tasarrufun bağış hükmünde olup olmadığı, diğer yandan dava konusu taşınmazın ticari işletme olduğu da gözetilerek İİK 280/son maddesine göre de değerlendirme yapılması, davalı 4.kişi yönünden salt değer düşüklüğü iptal sebebi değil ise de her üç davalının da aynı ilden oldukları göz önüne alınarak nüfus kayıtları getirtilerek aralarındaki

akrabalık-yakınlık durumunun tespitine yönelik yeterli araştırma yapılması, borçlu ile hukuki işlem yapan 3.kişi … yönünden İİK 278/3-2, 280/son ve 283/2 maddeler; 4.kişi … yönünden 280/1 madde gereğince tasarrufun iptalinin gerekip gerekmediği, toplanacak delillerin sonucuna göre değerlendirip karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisinin isabetli olmadığı gereğine değinilmiştir.
Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve bozma ilamı doğrultusunda dava konusu taşınmazın satış bedelleri ile bilirkişi tarafından tespit edilen ve belediye rayiç değeri arasında fahiş fark bulunduğu, hatta davalıların cevap dilekçelerinde taşınmazın çok daha değerli olduğunu ikrar ettikleri dikkate alındığında davalı borçlu ile diğer davalı … arasındaki satışın bağış hükmünde olduğunun kabulü gerektiği, üzerinde ticari iş yeri ve fabrika binası bulunan taşınmazı satın alan davalı …’ın borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla hareket ettiğinin bilindiğinin karine olarak kabul edilmesi gerektiği, karine aksinin davalı … tarafından ispatlanamadığı, nüfus kayıtlarına göre aynı memleketten olan davalı borçlu … ile davalı 4.kişi …’un kardeşlerinin evli olduğu, dolayısıyla akrabalık bağı olan davalı …’un diğer davalı borçlu …’ın alacaklılarına zarar verme kastının bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dava konusu… adresinde bulunan fabrika binası,idari bina ve depo olarak kullanılan tapusuz taşınmazın zilyetliğinin devrine ilişkin davalı borçlu ile davalı … arasındaki 28.7.2005 tarihli ve … ile davalı … arasındaki 17.11.2005 tarihli tasarrufların iptaline davacı alacaklıya takip konusu alacak ve feriyle sınırlı olarak cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmiş; hüküm, davalı borçlu vekili ile diğer davalılar … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-İİK 281.maddesi gereğince bu davalar basit yargılama usulüne tabi olup, HUMK’nun 176/11 maddesi uyarınca adli ara vermede bakılabilecek işlerdendir. Bu nedenle süre yönünden HUMK’nun 177.maddesi bu davalarda uygulanmaz, adli ara vermede geçen günler süreye dahildir.

Mahkeme hükmü davalı …’a 9.7.2012, davalı …’a 5.7.2012 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesinin, H.U.M.K.nun 432.maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra adı geçen davalılar tarafından 10.9.2012 tarihinde temyiz defterine kaydedilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtayca da bu yolda karar verilebileceğinden, davaılar … ve …’un süresinden sonra yapılan temyiz istemlerinin ayrı ayrı reddi gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı borçlu … vekilinin yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar … ve …’un temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı borçlu … vekilinin yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 394,65 TL kalan harcın temyiz eden davalı …’dan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar … ve …’a geri verilmesine 20.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.