Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/13413 E. 2014/4219 K. 24.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/13413
KARAR NO : 2014/4219
KARAR TARİHİ : 24.03.2014

MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2012
NUMARASI : 2009/3-2012/61

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-
Davacı Uğur vekili, davalı borçlu Recai aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazlarını kardeşi Sinan’a sattığını ve dava açıldığı tarihte taşınmazlardan ikisinin birleşen davanın davalısı Abdülmenaf’a devir edildiğini belirterek tasarrufların iptalini talep etmiş dava sırasında taşınmazlardan birinin alınmasından dolayı o taşınmazla ilgili dava atiye terk edilmiştir.
Davalı Abdülmenaf vekili ile davalı Sinan davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı borçlu Recai usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, atiye terk edilen taşınmaz yönünden davanın açılmamış sayılmasına diğer iki taşınmazın için ise kardeşe satış yapılmış olması ancak borçlunun durumunu bilmeyen dalı Abdülmenaf’a geçmiş olması nedeniyle davalı Sinan’ın, bedelle sorumlu tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Başka bir ifade ile davalı 4. kişinin borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olmadığının anlaşılması gerekir. Somut olayda 4. kişi ile borçlunun nüfus kayıtlarının aynı il, ilçe, cilt, mahalle içerdiği nazara alınmadan 4. kişi hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK. m. 281 ). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir ( Y.H.G.K. 25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı ). Somut olayda az yukarıda belirtilen nüfus kayıtlarından davalı borçlu ile 4. kişi Abdülmenaf arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını 4. kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunu gösterir bir yakınlığın yeterince araştırıldığı söylenemez. Hal böyle olunca belirtilen şekilde araştırma ile sonucuna göre bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 24.03.2014 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.