YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/13055
KARAR NO : 2013/14971
KARAR TARİHİ : 04.11.2013
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı … vekili, davalı borçlu … ve … aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak mal bulunamadığını ileri sürerek borçluların, dava konusu taşınmazlarını diğer davalılara satışlarına ilişkin tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kesin aciz belgesi sunulmadığı ve sunulan belgenin de aciz belgesi niteliğinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak bu maddelerde iptal edile-
bilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK. m. 281). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K. 25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı ).
İİK’nin 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında davacı alacaklı tarafından kesin veya geçici aciz belgesinin ibraz edilmesi gerekir. Somut olayda davacılar tarafından dosyaya kesin aciz belgesi ibraz edilmemiştir. Mahkemece, verilen süre sonunda sunulan belgenin de aciz belgesi niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Davacı tarafından aciz belgesinin davanın sonuna kadar hatta tashihi karar aşamasında dahi sunulabileceği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır. Davalı borçlunun adresine gidilerek haciz yapılmıştır. İİK’nin 105. maddesinde haczi kabil mal bulunmazsa haciz tutanağının İİK 143 üncü maddedeki aciz vesikası hükmünde olacağı ve icraca takdir edilen kıymete göre haczi kabil malların kifayetsizliği anlaşıldığı surette dahi tutanak muvakkat aciz vesikası yerine geçerek alacaklıya 277 nci maddede yazılı hakları vereceği belirtilmiştir. Davacı vekilince sunulan geçici aciz vesikasında icra dairesi tarafından kıymet takdiri yapılıp yapılmadığı açıklanmamıştır. Kıymet takdiri yapılmasa dahi borçlunun taşınmazlarının başka takipler sırasında yapılıp yapılmadığı da belli değildir. Bu durumda davalı borçlunun tüm taşınmazları üzerinde davacının takibinden önce mevcut hacizlere ilişkin takip dosyaları getirtilerek bu takiplerde kıymet takdirleri bulunup bulunmadığı belirlenmeli. Borçlunun taşınmazları üzerindeki takyidatlar ile taşınmaz kıymatlari gerektiğinde bir bilirkişi marifetiyle belirlenmeli. Bu şekilde aciz halinin mevcut olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre az yukarıda belirtilen Kanun maddeleri kapsamında inceleme yapılarak karar verilmesi yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04.11.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.