Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/12662 E. 2012/13378 K. 03.12.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/12662
KARAR NO : 2012/13378
KARAR TARİHİ : 03.12.2012

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
MAHKEMESİ : … Asliye 3. Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar … ve … … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Asıl ve birleştirilen davada davacı vekili, davalı borçlu … aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazlarından birini davalı …’ye, bir kısmını davalılar … ve…’a satışına davalılar … ve…’ın da aldıkları taşınmazları davalı …’ye satışlarına ilişkin tasarrufların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili ile davalı … vekili davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, taşınmazların satış bedeli ile gerçek değerleri arasında fahiş fark bulunduğu, davalı … ile…’ın …’nin ortağı olduğu fabrikanın bulunduğu köyde
ikamet ettikleri ve taşınmazları aldıktan kısa süre sonra borçlu …’nin kocasının teyze oğlu olan davalı …’a sattıkları, davalı …’nin de davalı borçlunun ortağı olduğu şirket ile aynı sanayi bölgesinde faaliyette bulunduğu gerekçesi ile davanın tüm taşınmazlar açısından kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Borçlu … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde, dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalı …’ye yapılan satış dışındaki tasarruflarda edimler arasında aşırı fark bulunmasına, İİK’nın 278/III-2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesine, 3. kişiler tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişilerin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceğine ayrıca davalı … ile…’ın …’nin ortağı olduğu fabrikanın bulunduğu köyde ikamet etmelerinden dolayı ve taşınmazları aldıktan kısa süre sonra borçlu …’nin kocasının teyze oğlu olan davalı …’a sattıkları hususları nazara alındığında bu davalıların borçlunun, alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olmaları nedeniyle tasarrufların iptali gerekeceğine (İİK. 280/I) ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre borçlu … vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile davalı … dışındaki davalılara yapılan tasarrufların iptaline yönelik hükmün onanması gerekir.
2- Davalı … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nın 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir.
Somut olayda davalı …’ye yapılan satışta bedel farkının bulunduğu gerekçesine de dayanılmış ise de varılan bu sonuç yerleşik Daire uygulamalarımıza da aykırı düşmektedir. Bedel farkının iptal nedeni olarak kabul edilmesi için satış bedeli ile taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında mislini aşan bir farkın
oluşması gerekir. Oysa bahsi geçen tasarrufta tapuda gösterilen değer 50.000 TL olup gerçek değer de 85.000 TL olarak belirlenmiştir. Bu durumda bedel farkının olduğu söylenemez. Adı geçen davalının borçlu ile akraba olduğu ya da alacağına mahsuben taşınmazı satın aldığı yolunda bir delil de yoktur. Ayrıca 3. kişinin borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu hususunda da gösterilen deliller yeterli değildir. Davalı 3. kişinin uzun yıllar …’da yaşadığı ve sonradan …’de şirket kurarak çalışmaya başladığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ne var ki borçlunun ortağı olduğu şirket ile 3. kişinin şirketi aynı işkolunda faaliyet göstermediği gibi adresleri itibariyle de birbirine komşu olmadıkları gelen kayıtlardan anlaşılmaktadır. Kaldı ki taşınmazın şirketten değil ortağı olan …’den vekil kullanılmak suretiyle satın alınmış olmasından dolayı davalı 3. kişi … …’nin borçlu …’nin alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilmeyi zorlaştıracağı da bellidir. Bu durumda davalı …’nin borçlu …’nin alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilip bilemeyeceği hususu üzerinde yeniden durulması ve davacının dayanmış olduğu yemin delilinin de mevcut olduğu gözetilerek oluşacak duruma göre bir karar verilmesi yerine eksik inceleme ile hüküm tesisi yerinde değildir.
3- Davaların birlikte görülerek neticelendirilmesi sonucu her bir dava için ayrı ayrı hüküm kurulması ve her davanın yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ayrı değerlendirilmesi gerektiği gibi aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan her bir davalının tasarrufunun da kendisi açısından değerlendirilerek sonuçlarının belirlenmesi giderek yargılama giderlerinden sorumluluklarının gösterilmesi yerine yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile davalı … dışındaki davalılara yapılan tasarrufların iptaline yönelik hükümlerin ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ve (3) numaralı bentte yazılı nedenlerle de borçlu ve … …’nin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin
alınan harcın istek halinde davalı … ve … …’ye geri verilmesine 03/12/2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.