Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/11822 E. 2013/15085 K. 05.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/11822
KARAR NO : 2013/15085
KARAR TARİHİ : 05.11.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı … vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 5.11.2013 Salı günü davacı … vekili Av. … ve davalı … vekili Av. … geldiler. Diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı ve davalı … vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu … aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlu davalının kendisine ait taşınmazı diğer davalıya satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı … vekili davacının alacağının gerçek bir alacak olmadığını, taşınmazın aslında diğer davalı tarafından kendisi adına satın alınmış olduğunu ve taşınmazın gerçek sahibi olan kendisine devir edildiğini savunarak, diğer davalı ise satışın gerçek olduğunu savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece davalıların kayınbirader ve enişte olmaları nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda öncelikle davacının borçludan gerçek bir alacağının bulunması ve yapılan tasarrufun da alacaklılardan mal kaçırma amacına
yönelik olması gerekir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davalı … dava konusu edilen taşınmazın aslında kendisi tarafından gönderilen para ile kendisi adına kayın biraderi olan borçlu Veli tarafından satın alındığını, kendisinin yurt dışında bulunması ve tapuda yapılacak işlemlerin daha kolay yürütülmesi için tapu kaydının borçlu davalı adına oluşturulduğunu, yapılan işlemin aslında taşınmazın gerçek sahibine nakline ilişkin olduğunu, kaldıki davacının alacağının gerçek olmadığını ve borçlununda bu kadar yüksek miktarda borçlanmasını gerektirir bir hususun bulunmadığını savunarak göndermiş olduğu paralara ilişkin belgeler ibraz etmiştir. Bu durumda mahkemece davalı … tarafından taşınmazın davalı … tarafından satın alındığı 29.01.1997 tarihinden 2 gün önce davalı …’ye göndermiş olduğu paranın hangi amaçla gönderilmiş olduğu, taşınmazın Veli tarafından satın alındığı tarihteki gerçek değerinin belirlenerek gönderilen para miktarı ile taşınmaz değeri arasında bir uygunluk olup olmadığının ve taşınmazın bu para ile alınıp alınmadığının diğer bir anlatımla dava konusu taşınmazın gerçekte davalı …’a ait olup olmadığının saptanması, davacı ile borçlu davalı …’ın mali durumlarının araştırılarak borcun doğum tarihinde aralarında bu denli para alışverişinin olup olamayacağının ve borcun gerçek olup olmadığının belirlenmesi ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 990.00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı …’a verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …’a geri verilmesine 5.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.