Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/11121 E. 2014/2538 K. 25.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/11121
KARAR NO : 2014/2538
KARAR TARİHİ : 25.02.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/06/2012
NUMARASI : 2009/491-2012/679

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili ve davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı 3.kişi vekili, İstanbul 13.İcra Müdürlüğü’nün 2008/15538-15539 sayılı ve İstanbul 13.İcra Müdürlüğü’nün 2008/22799-27774 sayılı takip dosyalarından, 10.01.2009 tarihinde eski kiracı olan borçlu şirketin borcundan dolayı davacıya ait malların haczedimdiğini belirterek istihkak iddiasının kabulüyle haczin kaldırılmasını talip etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davacı 3.kişinin haciz adresini borçlu ile birlikte kullandıklarını, mahalde borçlu şirkete ait pek çok belgenin bulunduğunu, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, davacı ve borçlu şirket ortaları arasında organik bağ bulunduğu ve haciz adresini birlikte kulandıkları sabit olduğundan İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu lehine olduğu ancak finansal kiralama konusu malların davaya konu olmadığı diğer malların da fatura ve 3.kişinin ticari defter kayıtları ile davacıa ait olduğunun anlaşıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili ve davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık İİK 96 ve devamı maddeleri gereğince 3. kişi tarafından açılmış istihkak davasına ilişkindir.
1-Dosyadaki belgelerden, dava konusu haczin yapıldığı adresinin borçlu ve davacı şirket tarafından ortak kullanıldığı sabittir. Bu durumda İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi borçlu dolayısı ile alacaklı yararına olup karine aksinin davacı 3.kişi tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispatlanaması gerekmektedir.
Mahkemece iki kez bilirkişi raporu alınmış ise de alınan raporların hükme esas alınacak nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı 3.kişi hacizli makinelere ilişkin olarak faturalar sunmuştur. Yapılacak iş, haczedilen makinelerin, sunulan faturaların kapsamında kalıp kalmadığı ve davacının yevmiye defterinde faturaların, envarterinde hacizli makinelerin kayıtlı olup olmadığı ticari defterleri üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile tesbit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesinden ibarettir. Diğer haczedilen kağıtlar, misli mal niteliğinde olup ayırt edici özelliği bulunmadığı için sunulan faturalarda yer alıp almadığının tesbiti mümkün olamayacağından bu mallar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
2-Dava dört ayrı takip dosyası için açıldığı halde sadece iki takip dosyası yönüden karar verilmesi de isabetsiz olmuştur.
3-Kabule göre ise: dava konusu hacizli mallar yargılama devam ederken yapılan ihalede alacağa mahsuben alacaklıya satılmıştır. Bu durumda İİK’nun 97/10.maddesine göre dava konusu bedele dönüştüğünden; kabul edilen mallara isabet eden satış bedeli alacaklıdan alınarak davacı 3.kişiye ödenmesine karar verilmesi gerekirken bu hususunda gözardı edilmesi de hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi ve davalı alacaklı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlanın kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklı ve davacı 3.kişiye geri verilmesine 25.02.2014 günü oybirliğiyle karar verilmiştir.