YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/11056
KARAR NO : 2014/555
KARAR TARİHİ : 20.01.2014
MAHKEMESİ : Bursa 7. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2012
NUMARASI : 2011/220-2012/410
Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı 3.kişi vekili, Bursa 15.İcra Müdürlüğünün 2011/8139 sayılı takip dosyasından, davacı şirkete maden sahasındaki 250 ton manyezitin haczedildiğini, borçlu şirketin davacının çok kısa bir süre çalıştığı yüklenici firma olduğunu sahanın ve madenin borçlu şirkete ait olmadığını belirterek İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak istihkak davasının kabulü ile anılan hacizlerin kaldırılmasını istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, borçlunun davacı şirketin yüklenicisi olduğunu aralarındaki sözleşmenin fesh edilmediğini, çıkartılan madeni birlikte elde bulundurduklarından mülkiyet karinesinin borçlu yararına olduğundan haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, davacı ve borçlu şirketler arasında imzalanan 09.11.2010 tarihli sözleşme ile davacı uhdesindeki maden sahasındaki manyezit madeni yerüstü cevher üretim işini borçlunun üstlendiği, sözleşmenin 4.maddesine göre üretilen manyezit maddede de belirtilen özelliklerde olması halende kararlaştıralan bedelin yükleniciye ödeneceği, cevherin yükleme ve teslimi işinin borçluya ait olduğu, haczedilen madenin borçlu uhdesinde olup davacıya henüz teslim edimedğinidne karinenin borçlu lehine olduğundan bahisle davanın reddine karar vermiş; hüküm, davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.
Dava konusu haczin gerçekleştiği maden sahasına ait tüm ruhsat ve izinler davacı 3.kişi şirkete aitttir. Alacaklı tarafında da kabul edilen borçlu ve davacı arasında imzalanan 09.11.2010 tarihli sözleşmeye göre davacı 3.kişiye ait maden sahasındaki yer üstü maden üretimi işi borçlu şirkete verilmiştir. 4.madde de belirtilen özlellikte üretim yapılması halinde yine sözleşmede kararlaştırlan ücret borçluya ödenecektir. Sözleşmenin 5.maddesinde ise belirtilen koşullara uygun üretim yapılmaması halinde borçlu bu maden üserinde hiçbir hak talip etmeyeceği belirtilmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayan anılan bu sözleşme maden hukukunda uygulanan rödevans sözleşmesi niteliğinde olmayıp bir hizmet alım sözleşmesidir. Borçlu şirket davacı 3.kişiye ait maden sahasından çıkartılan madeni yerüstünde üreterek bu işi karşılığında bir ücret alacaktır. Madenler Anayasanın 168.Madesi gereğince devletin hüküm ve tasarrufu altınada bulunan yerlerden olup, aranması ve işletilmesi devlete ait olmakla birlikte devlet bu hakkını belli bir süre için gerçek ve tüzel kişilere devredebilir. Davacı 3.kişi devlete ait maden sahasınını işletme hakkını alan kişi konumudadır. Dolayısı ile çıkartılan ve üretilen maden davacıya ait olup borçlu sadece üretime yardımcı konumundaki taşaron firma niteliğindedir. Kaldı ki borçlu ve 3.kişi arasındaki sözleşme 22.07.2011 tarihinde hacizden önce davacı tarafından fesh edilmiştir.
Bu durumda, haczedilen madenin borçlu elinde ve borçluya ait olduğundan söz edilemeyeceğinden mahkemece, davanın reddine karar verimesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı 3.kişiye geri verilmesine 20.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.