Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/10550 E. 2013/6109 K. 02.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/10550
KARAR NO : 2013/6109
KARAR TARİHİ : 02.05.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili,davalı borçlu … ‘ün alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı iki taşınmazı 27.10.2010 tarihinde oğlu davalı … ‘e sattığını belirterek tapu tescil işlemlerinin iptali ile eski hale iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, dava koşullarının bulunmadığını, borçluya ait hacizli oniki taşınmaz bulunduğunundan aciz hali mevcut olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre,davalı borçlunun mevcut malvarlığının, dava değeri olan 17.044,02 TL’yi fazlası ile karşıladığı, 30.1.2011 tarihli haciz tutanağında hacze kabil başka mal olmadığına ilişkin kaydın yalnız taşınırlara ilişkin düzenlendiği, taşınmazların kıymeti konusunda bir tespitin haciz tutanağında yer almadığı, aciz halinin davanın açıldığı tarihte gerçekleşmiş olması gerektiği, davanın açıldığı tarih itibarıyla borçlu adına kayıtlı 1009 parsel sayılı taşınmazın borçlu hissesine düşen kısmının 100.000,00 TL civarında olup borcun çok üstünde olduğu, kıymet takdiri yapılan taşınmazların değeri dikkate alındığında dava değerinin çok üzerinde olduğu, 1009 parsel alacağa mahsuben davacıya satılmış ise de dava açıldıktan sonra ihalenin feshine karar verildiği ve hükmün henüz kesinleşmediği, davanın açıldığı tarih itibarıyla aciz belgesi sunulmadığı gerekçesiyle şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Aciz belgesi davadan önce, dava aşamasında hatta mahkeme kararının Yargıtayca bozulmasından sonraki aşamada dahi sunulabilir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Davacının alacağının 22.4.2008 tarihli kredi sözleşmesinden (kefillikten) doğduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, iptali istenen tasarrufun ise takip konusu alacaktan sonra 27.10.2010 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Takip dosyası kapsamından alacak miktarının 10.11.2010 takip tarihi itibarıyla 82.481,90 TL olduğu,31.1.2011 tarihli haciz tutanağından 2.200,00 TL’lik ev eşyası dışında haczi kabil mal olmadığı görülmektedir. 30.12.2010 tarihinde davacı tarafından haciz konulan borçluya ait onbir adet taşınmaz hissesinin kıymet takdiri yapılmış 24.2.2011 tarihli kıymet takdiri raporu gereğince anılan taşınmazlarda borçlu hissesinin değeri 105.603,20 TL olarak belirlenmiştir. Haczedilen taşınmazlar üzerinde davacı haczinden önce iki adet haciz bulunduğu, yine bu taşınmazlardan üçü üzerinde de ölünceye kadar bakma sözleşmesinden kaynaklanan borçlunun
borcu olduğu, 100.049,50 TL kıymet takdir edilen hacizli 1009 parselin alacağa mahsuben 41.000,00 TL’ye davacıya satıldığı(İhale feshedilmiş olmakla birlikte satış bedelinin değerlendirilmesi açısından %40 bedelle satılmış olması nedeniyle)gözönüne alındığında borçlunun aciz halinde olduğu kabul edilerek davanın esas yönden incelenmesi ve yukarıda belirtildiği gibi iptal koşulları yönünden dosyanın incelenmesi ve mevcut delil durumuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Kabule göre de dava, dava koşulu yönünden reddedildiğinden kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına AAÜT ‘nin 7.maddesi gereğince maktu vekalet ücreti takdiri yerine nispi vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 02.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.