Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2012/10498 E. 2013/6108 K. 02.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/10498
KARAR NO : 2013/6108
KARAR TARİHİ : 02.05.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu …’nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazın 50/543 hissesini 25.3.2010 tarihinde abisinin eski damadı davalı …’a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalılar savunma yapmamıştır.
Mahkemece, iddia, toplanan delillere göre dava konusu yanlış parsele dava açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda, davacı vekili, Serinevler Mahallesi 1838 ada 357 parselde tapuya kayıtlı taşınmazın davalılar arasındaki 25.3.2010 tarihli satış tasarrufunun iptali istemiyle eldeki davayı açmış,25.3.2010 tarihli resmi senetten de anılan taşınmazın 50/543 hissesinin davalı borçlu … tarafından davalı …’ a satıldığı anlaşılmaktadır. 12.3.2012 tarihli keşifte davacı vekili dava konusu taşınmazı göstermiş ancak davacı vekilinin gösterdiği taşınmaz dava dışı 1839 ada 1 parsel içinde bulunduğu gerekçesiyle inşaat mühendisi bilirkişi tarafından değerlendirme yapılmamış mahkemece de taleple bağlılık kuralı gereğince dava dilekçesinde Serinevler mahallesi 1838 ada 357 parsel için dava açıldığı halde uzman bilirkişi raporunda dava konusu edilen yerin dava dışı Serinevler mahallesi 1839 ada 1 parsel içinde kaldığı gerekçesiyle dava konusu yanlış parsele dava açıldığı gerekçesiyle dava usulden reddedilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Davacı vekili hernekadar 1839 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazı göstermiş ise de dava konusu yaptığı 1838 ada 357 parselde kayıtlı taşınmaz olduğundan ve
anılan taşınmaz hissesi de borçlu tarafından davalı …’e satıldığı resmi kayıtlarla belli olduğundan dava konusu taşınmaz yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması ve diğer iptal koşulları yönünden davanın esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 02.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.